Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1674 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25597 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Hatay İş MahkemesiTARİHİ : 15/01/2014NUMARASI : 2013/144-2014/20Davacı, kesilen maaşlarının yeniden bağlanmasına, birikmiş tutarın faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava; Kurumdan yaşlılık aylığı alan davacının, Köylere Hizmet Götürme Birliğinde müdür olarak çalışması nedeniyle Kurumca, 5335 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca davalı kurumun davacının yaşlılık aylığındaki kesme işleminin iptali, aylığın kesildiği tarih itibariyle yeniden bağlanması ve davacının davalı kuruma borcu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 15.08.2012 tarihinden itibaren 5434 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı almaya başladığı, 05.02.2010 tarihinde Köylere Hizmet Götürme Birliğinde müdür olarak görev yapmaya başladığı, davalı Kurum tarafından yaşlılık aylığı almasına rağmen fiilen çalıştığından bahisle 01.03.2010-31.08.2012 tarihleri arası için ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödeme olarak kabul edildiği ve iadesinin istenildiği, Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından gönderilen hizmet belgesinde; davacının 05.02.2010 tarihinden itibaren müdür olarak çalıştığının ve çalışmaya da devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacının işbu davayı açmadan önce idari yargıda dava açtığı; davasının adli yargı yolunun görevli olduğundan bahisle reddedildiği, mahkemesince ilgili idari yargı kararının kesinleşme şerhli onaylı suretinin dosya içerisine alınmadığı görülmüştür. Davanın yasal dayanağı 21.4.2005 tarihinde kabul edilen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 5335 sayılı Kanun'un 30/2 maddesidir. Anılan madde de;"Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar. Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11 inci maddesine göre 1.1.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz" hükmü getirilmiştir. 01.01.2005 tarihinden itibaren 5335 sayılı Yasanın 30/2. maddesine göre herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacağı ve görev yapamayacakları hükmü getirilmiş olmakla, bu tarihten sonra çalışanların yaşlılık aylıklarının 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi de göz önüne alınarak tahsil edilmesi gerekmektedir.HGK'nun 06.04.2011 gün ve 2010/21-726-2011/68 sayılı kararı ile 01.12.2010 gün ve 2010/10-586 E.-615 K. Sayılı kararları aynı yöndedir. Şu durumda; 5510 sayılı Kanunun “uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlıklı 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin belirtilmiş olması,5335 sayılı Yasanın 30.maddesinin 2. fıkrasına koşut/benzer herhangi bir düzenlemenin 5434 sayılı Kanunda yer almaması, taraflar arasındaki çekişmenin 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığının belirgin olması karşısında, bu tür davalarda adli yargı ve iş mahkemelerinin görevli olduğu açıktır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmak suretiyle, davanın esas yönünden incelemesine geçilerek tüm kanıtlar toplandıktan sonra yapılacak irdelemeyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 29.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.