Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16497 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 2793 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: İstanbul 7. İş MahkemesiTARİHİ: 23/11/2005NUMARASI: 1521-887Davacı, davalı şirket nezdinde 1.5.1995-20.3.2002 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava 1.5.1995 ile 20.3.2002 tarihleri anasında davalı işyerinde el işçisi olarak geçen çalışmalarının kesintisiz olduğunun ve kuruma noksan bildirilen hizmetlerin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davacının 1.5.1995 ile 31.3.2000 tarihleri arasında bildirilmeyen çalışmasının bulunmadığı, 1.4.2000 ile 20.3.2002 tarihleri arasındaki çalışmalarında başka işyerinde geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.Somut olayda davacının 1.5.1995 ile 31.3.2000 ve 1.9.2000 ile 20.3.2002 tarihleri arasında davalı işyerinde, 1.4.2000 ile 31.8.2000 tarihleri arasında ise başka bir işveren yanında geçen çalışmalarının kuruma bildirildiği, davalı işyerinden bildirilen çalışmaların kesintili olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davalı tarafından sunulan ücret bordroları ile hizmet akdindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili imzaların davacının eli ürünü olmadığını ileri sürmüştür. O halde bu yönün öncelikle incelenerek ücret bordrolarındaki imzaların davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi gerektiği açıktır.Mahkemece davanın niteliğine göre yapılması gereken, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili olarak davalı işverenin sunduğu ücret bordrolarındaki imzaların davacıya ait olup olmadığını yöntemince belirlemek, imzaların davacının eli ürünü olduğu belirlenirse, imzasını içeren bordrolarda geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzaların davacı eli ürünü olmadığı belirlenirse sunulan tüm bordrolardaki süreler yönünden işverence SSK’ya verilen dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, dönem bordroları yok ise işverenin komşu işyerlerinin kayıtlara geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlara geçmiş kimseleri tespit edilip dinlenmek, işyerine ilişkin Kurum şubesinde bulunan işyeri dosyası ile, davacıya ait işyerindeki şahsi dosyalarını celbetmek, muhtasar vergi beyannamelerini incelemek ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.