Mahkemesi : Çorum İş MahkemesiTarih : 18.9.2006No : 1525-1486Davacı, ilk Bağ-Kur primi kesintisi yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı Kurum’a ilk Prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren varsa SSK lı ve Bağ-Kurlu hizmetleri dışında kalan sürede, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01.05.1995 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Gerçekten, davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.Somut olayda, davacının tarım Bağ-Kur sigortalı olarak tescil kaydı bulunmamaktadır. Ayrıca 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Her ne kadar, aynı yasanın 5 maddesi hükmünde, yasal süresi içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden ay başından itibaren başlayacağı öngörülmüş ise de, resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. Davalı Kurum’un Anayasa’dan kaynaklanan sosyal güvenlik görevini gereği gibi yapmamasının sonuçlarını sigortalıya yükletilerek, davacının bu süredeki sigortalılığının geçersiz sayılması Medeni Kanun’un 2. maddesinde öngörülen genel nitelikteki afaki iyi niyet kuralları ile de bağdaşmamaktadır.Öte yandan, 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Yapılan incelemede, davacının tarım Bağ-Kur'a ilk tevkifat kesintisinin 14.4.1995 olduğu, ilk tevkifat kesintisi tarihinden sonra 1999 yılı ürünün bedelinden 20.06.2000 tarihinde Bağ-Kur prim kesintisi yapıldığı, ziraat odası kaydının, Kooperatif Kaydının, bulunmadığı zirai arazisinin olduğu görülmektedir. Mahkemece tesis edilen sigortalılık başlangıcının 01.05.1995 tarihi olarak kabulü ile 1.5.1995-31.12.1995 ile 1.7.2000-31.12.2000 tarihleri arasında davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkin hüküm yerinde ise de, tevkifat kesintisine ilişkin belgenin dosyada bulunmadığı 1.1.1996-1.7.2000 ve 1.1.2001-16.5.2006 tarihleri arasına yönelik istemin kabulü yerinde değildir. Diğer yandan H.U.M.K.'nun 388/2. maddesi gereğince hükümde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin doğru olarak yazılması gerekir.Somut olayda davacının adı M.B. olduğu halde karar başlığına dava ile alakası olmayan "Ş.B." adlı bir başka şahsın adının yazılmış olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.Yapılacak iş; 1.1.1996-1.7.2000 ve 1.1.2001-16.5.2006 tarihleri arasına ilişkin dönemde, davacıya varsa ürün sattığı kişi, kurum ve kuruluşları açıklattırmak, buralardan ürün bedellerinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak yapılmış ise belgelerini getirtmek 2926 sayılı kanunun 10.maddesinde belirtildiği üzere tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonuca ulaşmak gerekir.Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davacının 1.1.1996-1.7.2000 ve 1.1.2001-16.5.2006 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiş olması ve H.U.M.K.'nun 388/2. maddesine aykırı olarak karar başlığında davacının adı yerine başka bir şahsın adının yazılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.