Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16346 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12089 - Esas Yıl 2007





Mahkemesi : Tokat İş MahkemesiTarih : 19.4.2007No : 90-394Davacı, 01.10.1997 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davlının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, 01.10.1997 ile 10.02.2006 (dava tarihi) arasında 2926 Sayılı Yasa’ya göre tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Gerçekten, davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasa’da 506 Sayılı Yasa’nın 79. maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.Somut olayda, davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kuruma tescili yoktur. 2926 Sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan yasanın 5. maddesi ile 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. Dosya içerisinde mevcut TMO Havza Ajans Müdürlüğü’nün cevabi yazılarına göre 11.09.1997 tarihinde davacının teslim ettiği buğday bedelinden, Bağ-Kur prim tevkifatı yapıldığı anlaşılmaktadır. Başkaca ürün teslimi ve prim kesintisine ilişkin bilgi ve belge yoktur. Öte yandan 2926 sayılı yasanın 2. ve 3. maddeleri kapsamında kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip, kaçınmak mümkün değildir. Her ne kadar, aynı yasanın 5. maddesi hükmünde, yasal süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı öngörülmüş ise de, re’sen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 Sayılı Yasa’nın 36. maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Davaya konu olayda da, davacının tarımsal faaliyetine ilişkin olarak 11.09.1997 tarihinde teslim ettiği ürün bedelinden tevkifat suretiyle prim kesilerek adına Bağ-Kur hesabına yatırıldığı TMO H. Ajans Müdürlüğü’nün cevabi yazılarından anlaşılmaktadır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödemesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil oluşturduğu gibi, davalı kurumun Anayasa’dan kaynaklanan sosyal güvenlik görevini gereği gibi yapmamasının sonuçlarının sigortalıya yükletilerek, davacının bu süredeki sigortalılığının geçersiz sayılması Medeni Kanun’un 2. maddesinde öngörülen genel nitelikteki objektif iyi niyet kuralları ile de bağdaşmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacının 2926 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığının, yerel mahkemece, 01.10.1997 tarihinden itibaren başlatılması doğrudur. Ancak 31.12.1997 tarihinden sonra davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olamayacağına ilişkin karar hatalı olmuştur. 2926 Sayılı Yasanın 10. maddesine göre tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalıştığının yasal karinesi muhtarlık, Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri, Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, Türkiye Şeker Fabrikaları ve Anonim Şirketi ve Tarım Kesimine Yönelik Faaliyette bulunan Milli Bankalar gibi kuruluşların belge ve kayıtlarıdır. Zile Ziraat Odası davacının 1990 yılından itibaren üyesi olduğunu, ikamet ettiği köy muhtarı da 1970 yılından beri kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetini sürdürdüğünü bildirmiştir. Davacının 2005 ve 2006 yıllarında doğrudan gelir desteğinden yararlandığı, kendi adına traktörünün bulunduğu, miras yoluyla intikal eden 40 dönümü aşkın tarlada hissedar olduğu ve dava konusu dönemde başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında çalışmasının bulunmadığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık da davacının ara vermeksizin çiftçilikle geçimini sağladığının doğrulamıştır. Hal böyle olunca, tarımsal faaliyetinin sürekli olduğunun kabulü ile davacının, ilk tevkifat tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.1997 ile dava tarihi arasında kalan dönemde Tarım Bağ-Kur Sigortalısı olduğuna, diğer bir deyişle davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, 31.12.1997 tarihinden sonraki döneme ilişkin davanın reddi hatıl olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle ilan önce başlayan ve devam eden Ziraat Odası üyeliğinin bulunduğu göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.