Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16204 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3212 - Esas Yıl 2012





Davacı, 5510 sayılı Yasanın 85. maddesine göre Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ve tebliğ edilen sigorta primi, gecikme cezası ve gecikme zammından borçlu olunmadığının tespitiyle yersiz ödenen 47.284,14 TL'nin istirdatı (geri alınmasına) karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, 5510 sayılı Kanun'un 85.maddesine göre Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ve tebliğ edilen sigorta primi, gecikme cezası ve gecikme zammından borçlu olunmadığının tespiti ile yersiz ödenen 47.284,14 TL'nin istirdatı (geri alınması) istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Uyuşmazlık, eldeki istirdat davasına konu ödemenin yasal dayanağı olan Kurum işleminin (asgari işçilik uygulamasının) hak düşürücü süre nedeniyle kesinleşip kesinleşmediği ve böylece davacının yaptığı ödemenin yanlış veya yersiz ödenmiş prim niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 89.maddesinin 3.fıkrasına göre yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır.Fazla ve yersiz ödeme; işverenlerin, sigortalıların, isteğe bağlı sigortalıların veya genel sağlık sigortalılarının veya hak sahiplerinin Kuruma fazla veya hukuki dayanağı bulunmaksızın yaptığı ödemeyi ifade eder. O halde, bir ödemenin yersiz nitelikte olup olmadığı ödemenin dayanağı olan Kurum işleminin hukuka aykırı olup olmadığına göre belirlenir.İstirdat istemine konu Kurum alacağının yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 85.maddesi olup bu maddenin 3.fıkrasına göre "Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen usûllerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgarî işçilik tutarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, 88 inci ve 89 uncu maddeler dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz."Kanun'un verdiği yetkiye istinaden Kurumca yapılan asgari işçilik uygulaması sonucunda tahakkuk ve tebliğ edilen prim borcunun, yine Kanunda belirtilen hak düşürücü süre içerisinde itiraz ve dava yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleştiği hallerde, Kurumun eksik işçilik tespiti ve sonrasında prim tahakkuku işleminin tamamen veya kısmen hukuka aykırı olduğu söylenemeyeceğinden, işverenin yaptığı ödemenin de yanlış veya yersiz ödeme olarak kabulü mümkün değildir. Yersiz ödeme, hukuki dayanağı bulunmaksızın yapılan ödemeyi ifade ettiğine göre asgari işçilik uygulamasının ve sonucunda yapılan prim tahakkuku işleminin yine kanunda öngörülen itiraz ve dava yolu ile tamamen veya kısmen hukuka aykırı olduğu kanıtlanmadıkça, Kurumun bu yöndeki işlemi şeklen hukuka uygun olmaya devam eder ve bu işleme göre yapılan ödeme de yersiz ödeme olarak nitelendirilemez.Aksi halde, Kanunla özel bir itiraz ve dava yolu öngörülen Kurum işlemlerinin, süresinde bu itiraz ve dava yoluna başvurulmak suretiyle hukuka aykırılığının tespitinin istenmemesi sonucunda kesinleşmesine karşın yeniden dava konusu edilmesi sonucu doğar ki bunun da itiraz ve dava yolunun amacına ve Kurum alacaklarının yasada öngörülen prosedüre uygun olarak kesinleşmesini hedefleyen Kanun'un ruhuna uygun olduğu söylenemez.Bu nedenlerle işverenin prim ve gecikme zammı borcunu ödemek zorunda kaldığı ve istirdat isteminde bulunduğu hallerde dahi asgari işçilik uygulaması sonucu tespit edilen eksik işçilik tutarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı borcunun iptaline yönelik davanın tebliğ tarihinden itibaren (1) aylık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Aksi halde Kurumun re'sen prim tahakkuku işlemi şeklen hukuka uygun olmaya devam eder ve bu işleme göre yapılan ödeme de yersiz ödeme olarak nitelendirilemez. (Yargıtay 21.HD'nin 27.03.2013 tarih ve 2012/17339 Esas, 2013/5819 Karar sayılı kararı aynı yöndedir)Somut olayda, Kurum müfettişinin yaptığı asgari işçilik incelemesi sonucu belirlenen eksik işçilik miktarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının davacı şirkete 29.07.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirketin 31.07.2009 tarihinde yeniden müfettiş incelemesi talep ettiği, Kurumca ikince kez müfettiş incelemesi isteminin 06.08.2009 tarihinde reddine karar verildiği, anılan dilekçenin asgari işçilik uygulamasının esasına yönelik herhangi bir itiraz içermemesi nedeniyle bu haliyle Kanun'un 85/3 maddesi anlamında itiraz dilekçesi olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı, davacı şirketin prim ve gecikme zammını 14.08.2009 tarihinde ödediği, eldeki davanın 5510 sayılı Kanun'un 85/3 maddesinde belirtilen 29.07.2009 tebliğ tarihinden itibaren (1) aylık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra 07.10.2009 tarihinde açıldığı, Kanun'da açıkça yazılı itiraz ve dava prosedürünün prim ve gecikme zammının tebliğine dair yazıda yer almamış olmasının tebliğ yazısının hukuken geçersizliği sonucunu doğurmayacağı anlaşılmakla, istirdata konu ödemenin dayanağı olan Kurum işleminin hak düşürücü süre içinde itiraz ve dava yolunu başvurulmaması nedeniyle kesinlemesinden ötürü istirdat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.