Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16065 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19368 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Aksaray İş MahkemesiTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2013/9-2013/259Davacı, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, davacıya gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, Aksaray SGK İl Müdürlüğünün 14/12/2012 tarihli ve 2012/014183 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, ödeme emrinin davacıya 25/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın süresinde 02/01/2013 günü açıldığı, davacıya gönderilen ödeme emrinde B. Isı Sistemleri Üretim ve Paz. A.Ş.’ye ait 1003987 sicil numaralı işyerinin 2006/2-2007/5. aylar arası ve 2012/9. ay prim borçlarının ödenmesinin istenildiği, Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesinin 2012/261 Esas sayılı dosyasından verilen 18/06/2012 tarihli ihtiyati tedbir kararında B. Isı Sistemleri Üretim ve Paz. A.Ş. aleyhine 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına karar verildiği anlaşılmaktadır.5510 sayılı Yasanın uygulanmasından önce yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 80/12. maddesinde, sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüş ve primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu "üst düzey yönetici" ve "yetkiliden" söz edebilmek için ise primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekli idi.1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa ile yeni bir düzenleme getirilmiş 88.maddesinde “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanında belirtilen sürelerde ödenmez ise Kamu idarelerini tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliğe haiz diğer işverenlerin şirket Yönetim Kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” hükmü yer almaktadır.Görüldüğü üzere 506 sayılı Yasa döneminde tüzelkişiliğe haiz işverenlerin yönetim Kurulu üyelerini prim borcundan sorumlu olması için ,üst düzey yönetici, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunması gerekirken 5510 sayılı yasada prim borçlarından sorumlu tutulmak için Yönetim Kurulu üyesi olması yeterli bulunmuştur. Söz konusu açıklamalar doğrultusunda, B. Isı Sistemleri Üretim ve Paz. A.Ş.’ye ait 1003987 sicil numaralı işyerinin prim borçlarından sorumlu olmak için şirket ortağı olmanın yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Borçlardan sorumlu olmak için Anonim Şirketin yönetim Kurulu üyesi olmak gereklidir. Ancak yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu da 5510 sayılı yasadan önceki ve sonraki dönemde farklı koşullara bağlanmıştır. Ayrıca haklı bir sebep bulunmadığı sürece yönetim kurulu üylerinin sorumluluğu devam edecektir. Şirket hakkında verilen takip yapılmamasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı yönetim kurulu üyeleri için haklı bir sebep sayılmayacağı gibi sorumluluklarını da ortadan kaldırmaz.Yapılacak iş, davacının B. Isı Sistemleri Üretim ve Paz. A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi olup olmadığını araştırmak, yönetim kurulu üyesi ise hangi tarihler arasında olduğunu ve temsil ve ilzam yetkisinin bulunup bulunmadığını belirlemek, davacının sorumluluğunu 5510 sayılı yasadan önceki ve sonraki döneme göre değerlendirmek, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinden şirket hakkinda verilen ihtiyati terbir kararının davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını göz önünde bulundurarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/07/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.