Davacı, Tarım Bağ-Kur sigortası olduğunun tespitine, 6111 sayılı Yasa'ya göre kullandığı kredinin geçerli olduğunun ve talep tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, Kurum işleminin iptali ile davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının ve 6111 sayılı Yasaya göre kullandığı kredinin geçerliliğinin tespiti ve kendisine talep tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesi davanın kısmen kabulü ile “.... davacının ihya kapsamında olan 30/11/1998-30/04/2008 ve ihya kapsamında olmayan 01/05/2008-02/08/2011 tarihlerine yönelik sigortalılık talebinin dava açıldıktan sonra kabul edilmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına , davacıya prim borcunu ödediği 26/01/2015 tarihini takip eden aybaşı olan 01/02/2015 tarihinden itibaren kısmî yaşlılık aylığı bağlanmasına, ödenmeyen her bir aylığın hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 297/son maddesindeki: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü uyarınca hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.Hükümler, davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır. Hüküm ile taraflar arasındaki uyuşmazlık sona erer ve hüküm kesinleşince artık o uyuşmazlık hakkında yeni bir dava açılamaz. HMK'nun 297/son maddesi gereğince hüküm fıkrasının açık olması taraflara bahşedilen vazife ve haklar, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılmalı, hüküm infazı kabil olmalıdır. Dava açıldığı tarihteki şartlara göre karara bağlanmalı, şarta bağlı ve terditli hüküm kurulmamalı, hüküm fıkrasında asıl taleple birlikte yardımcı talepler hakkında da karar verilmelidir..../...Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Kurum'un Dairemizin 15/04/2014 tarihli bozma ilamı öncesi tarih olan 30/06/2011 tarihli cevabî yazısı ile “davacının 01/03/1996-02/08/2011 tarihi itibariyle sigortalı sayılması ve bu süreler içinde ödemesi gereken prim borcunun 6111 sayılı Kanun'a göre peşin ödeme varsayımı ile hesap edilen toplam miktarının 18.596 TL olduğu ve bu tür peşin ödemeler için son ödeme tarihinin 30/06/2011 tarihi olduğu” nun Mahkeme'ye bildirildiği, Kurum'un 25/03/2015 tarihli cevabî yazısı ile “5510 sayılı Yasa Geçici 17.maddesi gereği durdurulan 30/11/1998-30/04/2008 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kur sürelerinin talep edilmesi halinde 80. maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarının ödenmesi halinde davacıya yaşlılık aylığı bağlanabileceği”nin Mahkeme'ye bildirildiği, davacının 26/01/2015 tarihinde Kurum'un banka hesabına 18.596 TL yi yatırmak suretiyle sigortalılık prim borcunu ödediği, Kurum'un 03/04/2015 tarihli cevabî yazısı ile de “davacının prim borçlarını 26/01/2015 tarihinde ödediği, 4759 sayılı Kanun'un 7.maddesine göre kısmî yaşlılık aylığı bağlanması için 15 yıllık sigortalılık şartını 01/06/2011 tarihinde, 58 yaş şartını da 01/05/2012 tarihinde sağladığı”nın Mahkeme'ye bildirildiği, buna göre Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulduğu, eldeki davanın 02/08/2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacının yaşlılık aylığı için aranan 58 yaş şartını 01/05/2012 tarihinde taşıdığı Kurum'un cevabî yazısı ile anlaşılmakla davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının tespiti için her davanın açıldığı tarihteki koşullar göz önünde bulundurularak değerlendirmede bulunulabileceği hususu dikkate alınmaksızın, davacının eldeki davanın açıldığı tarih olan 02/08/2011 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı koşullarını taşıyıp taşımadığının irdelenmeksizin Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.