Mahkemesi : Bakırköy İş MahkemesiTarih : 17.07.2006No : 2171-1404 Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davalılardan A.Holding A.Ş. hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine,21.820.01 YTL. maddi ve manevi tazminatın diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ile davalılardan A. İş Mak. Ser. Tic. A.Ş. L. Gemi ve Liman İşl. A.Ş. ve M. İ. Nak. Hiz. Tic. Ltd. Şti. vekillerince istenilmesi ve davalılardan Arser İş makineları Servis ve Ticaret A.Ş. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü taraflar kimse gelmedi.Duruşmaya başlanarak incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi ve aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.1-HUMK'nun 427. maddesindeki parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 40.000.000 TL olan kesinlik sınırı 1.000.000.000 TL’ye (1.000,00-YTL) çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000.000.000.TL (1.000,00-YTL)’yi geçmesi gerekir.HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-YTL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”18.11.2005 Gün ve 25997 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2006 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 9,8 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2006 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 1.090.00. YTL.’sini geçmesi gerekir.İnceleme konusu karar,bu tarihten sonra verilmiş ve her biri 2.000,00’er YTL manevi tazminat talep eden, ihtiyari dava arkadaşı davacılar, C., O., D., D., S. ve A.A.’tan her biri yararına 1.000,00’er YTL’lık manevi tazminat verilmesine ve fazla talebin reddine ilişkin hüküm taraflar bakımından kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak; Davacılar C., O., D., D., S. ve A.A.’ın reddedilen manevi tazminata, davalıların ise anılan davalılar yararına hükmolunan manevi tazminata yönelik temyiz dilekçelerinin kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine.2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle temyizin kapsamına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan, sair temyiz itirazlarının reddine..3-Dava, 27.05.2002 tarihinde iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacılar M.A. ile Y.A.’a, oluşan zarar nedeni ile, maddi tazminat alacaklarına karşılık toplam 13.000,00-YTL.’nin ödenmiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık kazadan sonra yapılan ödemenin davada en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği ve hak sahiplerinden her birine yapılan ödeme miktarının ne olduğu konusunda toplanmaktadır.Davalılar tarafından yapılan ödemeyi davacı M.A.’ın kendi adına asaleten, velayeti altındaki çocuğu Y.adına da velayeten aldığı, her birine yapılan ödeme miktarının açıklanmadığı dosya içerisine sunulan 26.08.2002 tarihli ibraname başlıklı belgeden anlaşılmaktadır.Hal Böyle olunca da,davacılara yapılan ödemenin miras payları oranında bölüştürülmesi gerektiği açıktır.Mahkemece çocuk Yeşim için yapılan ödemenin de eşin zararından irdirilmesi suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi hatılıdır.Kural olarak hak sahiplerine yapılan ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması gerekir. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir.Bu durumun,ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacıların gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.4-Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, davacılar S. ve H.A. yararına hükmolunan 3.000,00’er YTL manevi tazminatın “az” olduğu açıkça belli olmaktadır. 5-Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca da kabul edilen miktarlar üzerinden ihtiyari dava arkadaşlarından her biri yararına ayrı ayrı avukatlık ücretine karar verilmek gerekirken, avukatlık ücretinin toplam tazminat üzerinden takdiri isabetsizdir. Öte yandan davalılar yararına maktu avukatlık ücretinin altında avukatlık ücretinin belirlenmesi hüküm tarihinde yürürlükte bulunan tarifenin 12/son maddesine aykırı olduğu gibi, red nedeni ortak olan davalılar yararına tek avukatlık ücreti verileceğinin göz ardı edilerek ve hangi davacının avukatlık ücretinden sorumlu olduğu konusunda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararı saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık her bir hak sahibi tarafından aksine bir açıklama yoksa miras paylarına göre alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin; hak sahiplerinin ödeme tarihindeki, gerçek zararını hangi oranda karşıladığını saptamak; son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan davalı tarafın; ödeme yapılan tarihe göre; zararın karşılandığı oranda indirim yaparak kalan miktara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacının maddi tazminat talebinin reddine karar vermek, hak ve nesafet kurallarına göre makul miktarda manevi tazminat takdir etmek Avukatlık ücretlerinin takdirinde Avukatlık ücret tarifesini göz önünde tutmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,19.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.