MAHKEMESİ: Ankara 16. İş MahkemesiTARİHİ: 04/07/2006NUMARASI: 1622-509 Davacılar murisi, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 136.000.00 YTL. davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilincede duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat T. ile karşı taraf vekili Avukat S.A. ihbar edilen İçişleri Bakanlığı adına vek.Av. U.Ş geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi. 1-Davanın ihbar olunduğu İç İşleri Bakanlığı ihbar edenin makamına kaim olmak üzere davayı takip edeceğini ya da davaya müdahil olduğunu bildirmediği gibi, adı geçen aleyhine bir hükümde kurulmadığından temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle ihbar olunan İç İşleri Bakanlığı’nın temyiz dilekçesinin reddine.2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Tazminat miktarının ise, işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşur. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancının mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların asgari ücret esas alınarak ve ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Hal böyle olunca da, pasif devre zararının asgari ücret yerine yaşlılık aylığı esas alınarak hesaplanması hatalı olmuştur.Öte yandan davacı eş F.İ.’ye oluşan zarar nedeni ile miras payına göre maddi tazminat alacağına karşılık toplam 3.885,14-YTL’nin ödenmiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık kazadan sonra yapılan ödemenin davada en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Kural olarak hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun da, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacının gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararı saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin; ödeme tarihindeki, gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak; son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan, davalı tarafından ödeme yapılan tarihe göre; zararın karşılandığı oranda indirim yapmak daha sonra kalan miktara hükmetmek gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacının maddi tazminat talebinin reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın işverence yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki kur üzerinden Amerika Birleşik Devletleri Dolar’ı cinsindenkarşılığının, hesap tarihindeki kur üzerinden Yeni Türk Lirası’na çevrilmek suretiyle bulunan miktarın gerçek zarardan indirilerek yazılı şekilde tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.3-Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, davacı eş yararına 15.000,00YTL ve davacı çocuk yararına hükmedilen 7.000,00YTL manevi tazminat azdır.Öte yandan davacılar vekili 16.12.2004 tarihli dilekçesinde hüküm altına alınacak tazminatlara olay tarihinden itibaren faiz işletilmesini istediği halde, hüküm altına alınan manevi tazminatlar için faiz talebiyle ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması hatalıdır.4-Tarafların hal ve mevkiine, sigortalının kusurunun bulunmamasına ve tazminatın miktarına göre, dava konusu olayda Borçlar Kanununun 43.’cü maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığı gözetilmeksizin anılan maddeye dayanılarak maddi tazminattan indirim yapılarak maddi tazminatı ortadan kaldırır biçimde yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.5-Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca da kabul edilen miktarlar üzerinden ihtiyari dava arkadaşlarından her biri yararına ve reddedilen miktarlar üzerinden de aleyhlerine ayrı ayrı avukatlık ücretine karar verilmek gerekirken, avukatlık ücretinin toplam tazminat üzerinden takdiri usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.