Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15690 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18347 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kuruma borçlu olmadığının tespitine, Kuruma ödenen 14.258.99.TL. tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davalı Kurum tarafından davacıya verilen 20/02/2015 tarih ve 2.955.568 sayılı idari para cezasına konu işlem ile davacının itirazını reddeden komisyon kararına konu işlemin iptali ve idari para cezası nedeniyle davalı Kuruma ödenen 14.258,99 TL'nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu işlem yönünden davacının borcunun olmadığının tespitine ve dava konusu işlemin iptaline, yukarıdaki karara bağlı olarak 14.258,99 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait işyerinde meydana gelen iş kazası nedeniyle yapılan müfettiş incelemesi sırasında davacı şirketten istenen kayıt ve belgelerin süresi içinde ibraz edilmemesi nedeniyle davacı şirket hakkında idari para cezası uygulandığı, idari para cezasının davacı şirkete 04/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından idari para cezasına karşı 13/03/2015 tarihinde itiraz edildiği, 08/05/2015 tarihli Komisyon Kararı ile davacının itirazının reddedildiği, Komisyon Kararının davacıya 18/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve eldeki davanın 17/06/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, görevli yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre "yargı yolunun caiz olması" dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102/4. maddesinde “İdari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davacının talebinin hakkında uygulanan idari para cezasının iptaline ilişkin olduğu, söz konusu idari para cezasının iptali için Kuruma yaptığı başvurunun Komisyon kararı ile reddedildiği ve davacının Komisyon kararının tebliğinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 102/4. maddesinde belirtilen süre içinde eldeki davayı açtığı, ancak bu davaya bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır.Bu nedenle, 5510 sayılı Yasanın 102/4. maddesi gereğince idari para cezasının iptali için açılan davalarda idare mahkemesinin görevli olduğu göz önünde bulundurularak 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.