Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1569 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4710 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Malatya İş MahkemesiTarih : 16.2.2006No : 309-21 Davacı davalılardan işverene ait işyerinde sürekli olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı ve davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum’un tüm temyiz itirazlarının reddine,2-Davacının temyizine gelince;Dava, 01.07.1993-31.12.2002 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, istek, tanık sözlerine dayanılarak reddedilmiştir.Yargılama sırasında dinlenen kısmi bordro tanığı A.Y., kendisinin 1997 yılında davalının yanında çalışmaya başladığını, davacının da 1992 yılında başladığını, ikisinin de kesintili olarak çalıştıklarını, kapalı çarşıda davalıya ait iki ayrı tuvalet olduğunu, kendisinin aşağı kattakinde çalıştığını, davacının yukardakinde çalıştığını belirtmiştir. Söz konusu tanığın 1997 yılından sonraki dönem bordrolarında isminin yer alması nedeniyle davacının 1997 yılından önceki çalışmaları konusunda bilgi sahibi olmadığı açıktır. Ayrıca, kendisinin kapalı çarşının alt katındaki tuvalet işyerinde çalıştığını söyleyen tanığın, üst kattaki tuvalet işyerinde çalışan davacının çalışmaları hakkında sağlıklı bilgi sahibi olamayacağı da ortadadır. Kaldı ki, anılan tanık, davacının kesintili çalıştığını söylemesine rağmen, ayda kaç gün çalıştığını, yani davacının çalışma sürelerini açıkça belirtmemiştir. Yukarıda belirtilen kısmi bordro tanığının dışındaki ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar ise, davacı ile birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kimseler de değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olaylara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır. Öte yandan, tuvalet işletmesi işyerleri niteliği gereği sürekli çalışmayı gerektiren işyerlerindendir.Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir. Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde tutularak, davacının tesbitini istediği tarihlerde çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin, başka bir anlatımla, Bağ-kur’da, Sosyal Sigortalar Kurumu’nda veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarında kayıtları olan komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, temyiz eden davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.