MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı- karşı davalı, Kurumca tahakkuk ettirilen borç ödeme kararının iptaline,Davalı- karşı davacı, haksız ödenen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı- karşı davalının isteminin kabulüne, davalı- karşı davacının isteminin reddine karar vermiştir.Hükmün davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının aldığı ölüm aylığının, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal edilmesi nedeniyle Kurumca yersiz ödemenin iadesine ilişkin 28.05.2015 tarihli borç ödeme kararının iptali istemine ilişkindir. Birleşen davada ...,fuzuli ödemeden doğan Kurum alacağı olan 45.592,21 TL 'nin yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ...'nın davasının kabulü ile davalı Kurumca tahakkuk ettirilen 28.05.2015 tarih ve 1601 sayılı borç ödeme kararının iptaline,birleşen 2015/800 Esas sayılı dosyasında davacı Kurumun davasının reddine karar verilmiştir. Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı ...'nın, 14.04.2006 kesinleşme tarihli ilam ile eşinden boşandığı, daha sonra boşandığı eşiyle 27.05.2014 tarihinde tekrar evlendiği, davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 06.04.2015 tarihli kontrol memuru raporunda; davacının eski eşi ile birlikte yaşadığının , mahalle sakinlerinin imza vermekten imtina etmesi nedeniyle tutanağın imzalanmadığının belirtildiği, seçmen kayıtlarına ve nüfus adres hareketlerine göre davacı ile boşandığı eşinin 2007 ile 2014 tarihleri arasında farklı adreslerde kayıtlı oldukları anlaşılmaktadır.03.08.2015 tarihli kolluk araştırmasında,davacı ile boşandığı eşinin boşanma tarihi ile yeniden evlendiği tarih olan 27.05.2014 tarihinden sonra ... adresinde birlikte yaşadıkları ,ayrıca bu adreste her iki şahsın da 2012 yılından bu güne kadar birlikte yaşadıklarının tespit edildiği belirtilmiştir.Mahkemece kamu tanığı olarak dinlenen Aksaray Mahallesi muhtar ve azalarından dördü davacıyı ve boşandığı eşini tanımadığını,aza olarak görev yapan tanık Hüseyin İslamoğlu ise davacının eşinden 2006 yılında boşandığını,tekrar evlendiklerini,boşandıktan sonra ayrı yaşadıklarını beyan etmiştir. Davacı vekili,davacının evlendikten sonra Kuruma başvurarak maaşının kesilmesi için dilekçe verdiğini,evlendikten sonra birlikte oturdukları için kolluk tarafından yapılan araştırmada birlikte yaşadıklarının beyan edildiğini belirtmiştir.Kurum tarafından 20.05.2015 tarihli borç bildirim belgesi ile 19.10.2008-18.06.2014 dönemi 45.592,21 TL yersiz ödemenin iadesi talep edilmiştir. Somut olayda, davacının boşandığı eşiyle tekrar evlenmesi fiilen birlikte yaşadıklarına karine olup, kolluk tarafından düzenlenen tutanağın içeriğine göre de davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabittir. 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, asıl davanın davanın reddi ,Kurum tarafından açılan birleşen davanın kabulü gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı (birleşen 2015/800 E.dava açısından davacı ) Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.