MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, ödeme emrinin iptali ve davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının adının ödeme emrine eklendiği, bu nedenle davacı hakkında usulüne uygun olarak düzenlenmiş ödeme emri olmadığı gerekçesiyle, davacı adına çıkartılan ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı Kurumun, dava dışı ... Tic. Ltd. Şti'nin prim borçları için 2015/14901 takip sayılı dosya üzerinden davacıya şube işyeri yetkilisi sıfatıyla ödeme emri gönderdiği, ödeme emrinin 21.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği davanın hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.5510 sayılı Kanun'un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun'un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.Somut olayda, ödeme emirlerinde dava dışı şirket ünvanının yanında davacının adının da el yazısıyla yazılması, davacının isminin eklenmesi ödeme emrini başlı başına usulsüz düzenlenmiş bir ödeme emri haline getirmez. Ayrıca düzenlenen ödeme emirlerinin bizzat davacı adına tebliğe çıkartıldığı da ortadadır. Davalı Kurum tarafından takip yapılmak suretiyle davacının bir borç ödeme yükü altına sokulduğu, davacının da yapılan takibin iptalini talep etmek ve bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının diğer bir deyişle hukuki yararının bulunduğu açıktırYapılacak iş; ortada usulüne uygun olarak çıkartılarak tebliğ edilen ödeme emirlerinin bulunduğu anlaşılmasına göre, işin esasına girilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.