Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15542 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4307 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Sakarya İş Mahkemesi TARİHİ: 17/03/2006NUMARASI: 805-226Davacı, zorunlu Bağ-Kur üyeliğinin 01.03.1995 tarihinde sona erdiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 01.03.1995 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştirDosya içindeki kayıt ve belgelerden davacının 27.12.1984 tarihinde başlayan vergi kaydına istinaden 11.10.1986 tarihinde davalı kurumca Re’sen geriye doğru 27.12.1984 tarihinden geçerli olmak üzere Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olarak kayıt ve tescil edilmiştir. İhtilaflı dönemde 15.02.1988-31.03.1988; 21.08.1990-23.12.1991; 01.03.1995-30.06.1996;01.12.1999-30.04.2000; 01.01.2001-31.07.2002; 21.10.2003-05.11.2003; 01.04.2004-30.04.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu, sigortalı olarak çalışması bulunmaktadır. Davacının kahvecilik faaliyeti nedeniyle 27.12.1984-31.12.1985 vergi kaydının bulunduğu, 25.05.1988 tarihinde hendek Şöförler ve Otomobilciler Odası üyeliğinin başladığı 06.04.2004 İB formu uyarınca, 19.12.1994 tarihinde sona erdiği Görülmektedir. Davalı kurum tarafından yapılan 21.07.2005 tarihli inceleme sonucunda davacının oda kaydının silinmesine dair kararın karar defterine sonradan ilave edildiğinin kayıt silme işleminin geçersiz olduğunun tesbit edilmesi nedeniyle, Hendek Şöförler Odasının 31.05.2005 tarih ve 05 nolu kararı ile davacının oda kaydının geçmişe yönelik olarak 01.03.1995 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde silindiği Bildirilmiştir. Ayrıca davacının 31.02.2000 tarihinde 5.000.000.TL 31.08.2001 tarihinde 205.000.000.TL ve 28.04.2004 tarihinde 951.000.000.TL Prim ödemesinin bulunduğu , 01.11.2005 tarihli hizmet döküm cetveli uyarınca 6.839,35 YTL Prim borcunun olduğu anlaşılmaktadır. Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, " çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.Bilindiği gibi 1479 sayılı Yasa'nın 24.maddesi gereğince zorunlu Bağ-Kur sigortalılık statüsünün oluşması için Esnaf Sicil Memurluğu veya Sanatkarlar Yasası açısından 5 ve 119.maddeler gereğince Esnaf ve Sanatkarlar sicili bağımsız çalışma yönünden bir yasal karinedir. Bu yasal karinenin aksi kanıtlanmadıkça dikkate alınması zorunludur. Yasal sistemde vergi kaydından muaf olanlardan bağımsız çalışanların çalışmaları mümkün olup sicil kaydına dayalı olarak esnaf kabul edilmeleri mümkündür.Somut olayda davacının oda kaydının 1995 yılında sona erdiği iddiasını doğrulamak için Hendek Şöförler Odasının 31.05.2005 tarih ve 05 nolu kararı ile davacının oda kaydının geçmişe yönelik olarak 01.03.1995 tarihinden itibaren geçerli olduğuna dair karar alınmıştır. Burada davacının amacının, Bağ-Kur’a biriken 6.839,35 YTL prim borcundan kurtulmaya yönelik olduğu açıkca anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının bu amacını gerçekleştirmek için yapılan danışıklı kayıt silme işlemini hukukça değer ifade etmez. Ayrıca davacının 2000, 2001, ve 2004 yıllarında Bağ-Kur’a prim borçlarının bir kısmını ödemeye devam etmiş olması da o tarihlerde Bağ-Kur sigortalılık iradesinin bulunduğunu açıkca gösteren kanıtlardandır. Davacının 27.12.1984 tarihinde 1479 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olduktan sonra 1988 ile 2005 yılları arasında SSK'na tabi zorunlu sigortalı olamayacağından önceden başlayan Bağ-Kur sigortalılığına geçerlilik tanınarak sonuca ulaşmak gerekir. Bu nedenle davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.