Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15541 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22396 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava; davacının davalı şirkete ait ...’daki işyerinde 10.02.2005 – 28.12.2006 tarihleri arasında harita mühendisi olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 30.09.2014 Tarih ve 2014/16785 E, 2014/19120 K sayılı bozma kararı ile; her ne kadar davacının talep ettiği dönemde Bağ-Kur sigortalılığı varsa da sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı, dokunulamaz ve feragat edilemez bir hak olması nedeni ile davacının, davalı Kurum'a bildirilmemiş hizmet aktine tabi çalışmaları var ise bunun tespitinde hukuki yararının bulunduğu, bu nedenle de işin esasına girilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak; davacının davalı işyerinde 10.02.2005 – 31.12.2005 tarihleri arasında aylık 2.000,00 TL net ücret üzerinden, 01.01.2006 – 28.12.2006 tarihleri arasında aylık 2.500,00 TL net ücret üzerinden çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı şirketin Rusya'daki işyerinde ölçümleme işinde harita mühendisi olarak çalıştığını beyan eden davacı adına talep edilen dönemde işe giriş bildirgesi düzenlenmediği ve davalı Kurum'a bildirilen çalışma da bulunmadığı, davacının hizmet cetvelinden; talep ettiği dönemin öncesinde ve sonrasında bir işyerinde çalışmasının bulunduğu, ancak mahkemece bu işyerinin araştırılmadığı, davacının 01.11.2000 – 30.12.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, davacının talep ettiği dönemde davalı şirket tarafından davacıya aylık 3.000,00 dolar ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasa'nın 7. maddesinde; işveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu Kanunda yazılı hak ve yükümlerinin bu görevi yaptıkları sürece de devam edeceği belirtildikten sonra 86. maddesinde, Kurum'un, 2. ve 3. maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca onanacak genel şartlarla ( iş kazalariyle meslek hastalıkları), (hastalık), (analık), (malûllük, yaşlılık ve ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabileceği, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri durumunda 85. madde hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır.Diğer taraftan 5510 sayılı Yasa'nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5. maddesinin (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri durumunda, 50. maddenin 2. fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmayacağı belirtilmiş, 10. maddesinde de 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri durumunda, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülüklerinin devam edeceği hüküm altına alınmıştır.506 sayılı Yasa'nın 7. ve 5510 sayılı Yasa'nın 10. maddeleri kapsamında sigortalı sayılabilmek için Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş olması, tüzel kişi Türk işverenin şirket merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekmektedir. Anılan maddelerde “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri gözetilmelidir.Somut olayda ise; davacının talep ettiği dönemde davalı şirket tarafından davacıya aylık 3.000,00 dolar ödeme yapıldığı anlaşılmakla; davacının yurtdışında davalı şirkete bağlı olarak geçici görev ile çalışıp çalışmadığı yeterince irdelenmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Öte yandan; davacının prime esas kazançlarının tespitine ilişkin talebi bulunmadığı halde, asgari ücretin üzerinde olacak şekilde prime esas kazanç belirlenerek hüküm kurulması da hatalıdır. Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği dönemin öncesinde ve sonrasında hizmet cetvelinde görünen işyerlerini araştırmak, ticaret sicilden söz konusu işyerlerinin ve davalı şirketin ortakları, adresleri gibi bilgileri sormak, bu işyerleri ile davalı şirket arasında bağlantı bulunup bulunmadığını tespit etmek, davacının 506 sayılı Yasa'nın 7. maddesi kapsamında geçici görev ile yurtdışına götürülüp götürülmediğini, topluluk sigortasına tabi olup olmadığını, davalı şirket ile Kurum arasında 506 sayılı Yasa'nın 86. maddesine göre topluluk sigortasına dair sözleşme olup olmadığını ve var ise kısa vadeli sigorta kollarını kapsayıp kapsamadığını, davacının Türkiye İş kurumu aracılığıyla yurtdışına gönderilip gönderilmediğini araştırarak toplanan delillere ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ...ye iadesine 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.