Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1554 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2349 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ :Kadıköy 1. İş MahkemesiTARİHİ: 26/12/2007NUMARASI: 2006/517-2007/1338Davacı, vergi kaydının bulunduğu süreleri borçlanmasına ilişkin Kuruma yatırdığı tutarın vergi borçlanması olduğunun ve yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının vergi kaydının bulunduğu süreleri borçlanmasına ilişkin davalı Kuruma yatırdığı tutarın "vergi borçlanması ödemesi " olduğunun ve prim ödeme gün sayısı tamamlanmış ise yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir .Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 4956 sayılı Yasa'nın 47. maddesi ile 1479 sayılı Yasa'nın Ek Geçici 18. maddesi ile getirilen 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi mükellefiyet kaydına dayalı hizmet borçlanmasına ilişkin yasal düzenlemeden yararlanarak 01.03.1993-04.10.2000 tarihleri arası dönemi borçlanmak için başvurduğu, 22.08.2002 tarihli başvurusuna istinaden Kurumun ibraz ettiği belgeleri değerlendirerek davacıya gönderdiği 19.07.2004 tarihli yazıda 04.10.2000 tarihinden itibaren 1.basamak üzerinden tescilinin yapıldığını, 01.03.1993-04.10.2000 tarihleri arası belgelenen 2732 günlük süreye ilişkin olarak, 1.basamaktan talep tarihindeki borcunun 3.659.101.740 TL olduğu, bu paranın 05.02.2005 tarihine kadar ödenmesi gerektiğini, “GEÇMİŞ VERGİ SÜRELERİNE AİT BORÇ TUTARI” şerhi verilerek ödemesi halinde borçlanılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceğini, süresi içinde ödenmeyen borçlanma tutarları geçersiz olacağından ödeme tarihinde bulunulan gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarları üzerinden yeniden hesaplanacak borç tutarının anlaşmalı banka şubelerine en kısa zamanda yatırılması gerektiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Davacının 18.11.2004 tarihinde 3.659.101.740 TL'sını anlaşmalı banka olan Ziraat Bankası’na “GEÇMİŞ VERGİ SÜRELERİNE AİT BORÇ TUTARI” ibaresi yerine “Bağ-kur aylık prim tahsilatı” ibaresi düşülerek ödediği, Kurumun, tahsil tarihindeki gelir basamağına göre hesaplanan bedel farklı olduğundan borçlanma bedelinin eksik ödendiği ve “geçmiş vergi sürelerine ait borç tutarı” ibaresi düşülmediği gerekçesi ile tüm borçlanmayı geçersiz saydığı anlaşılmaktadır. Söz konusu yazıda yapılması gerekenler açıkça yazılı olup davacıyı yanıltıcı mahiyette değildir. Davacı bu parayı süresinde defaten ödemiştir. “Geçmiş vergi sürelerine ait borç tutarı” ibaresi yerine sehven “Bağ-kur aylık prim tahsilatı” ibaresinin yazılmış olmasının sosyal güvenlik hakkı ile ilgili kamu düzenine ilişkin bu davada önemi yoktur. 1479 sayılı Yasa’nın 26.maddesi uyarınca sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz. Ancak ödeme tarihinde bulunduğu gelir basamağı değişmiş olduğundan (5.basamak) ödeme tarihinde bulunulan gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarları üzerinden yeniden hesaplanacak borç tutarının ödenmesi gerekirdi. Bu nedenle davacının ödeme yaptığı tarih olan 18.11.2004 tarihinde bulunduğu basamağın prim tutarı üzerinden ödediği 3.659.101.740 TL'sının borçlanma süresi olarak karşıladığı ay ve günlük süre yönünden borçlanma işleminin geçerli olduğu kabul edilmelidir.Yapılacak iş; ödenen 3.659.10.740 TL’nın ödendiği tarihte davacının bulunduğu gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarları üzerinden kaç ay ve günlük süreye ilişkin prim borcuna karşılık geldiği Kurumdan sorularak, bildirilen bu süreyi borçlanma süresi olarak kabul edip, davacının yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığı buna göre yeniden değerlendirildikten sonra bir sonuca ulaşılmasından ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.