MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İŞ) Mahkemesi Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 01/05/2000-23/07/2008 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01/06/2001-22/07/2008 tarihleri arasında ( 01/06/2005-30/06/2005 döneminde kuruma bildirimi yapılan 30 gün dışında ) davalı işyerinde çalıştığının tespitine, karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/06/2005-30/06/2005 tarihleri arasında 30 gün ...'ya ait ... sicil numaralı Özel Bina İnşaatı işyerinden bildiriminin yapıldığı, 23/07/2008-29/09/2011 ve 03/12/2011-16/12/2011 tarihleri arasında davalı şirkete ait 1011494 sicil numaralı işyerinden bildiriminin yapıldığı, davalı şirketin güncel Ticaret Sicil Kayıtlarından ortaklarının .... ve ... olduğu, ancak geçmişe dönük olarak ortaklarının kimler olduğunun araştırılmadığı, davacının 2005 yılının Haziran ayında bildirimi yapılan işyerinin dönem bordrosunda kayıtlı tanıkların davacının söz konusu bina inşaatı işyerinde çalışmadığını söyledikleri, dosya kapsamında beyanı alınan bir kısım tanıkların davacının çalışmalarını doğruladıkları ancak bu tanıkların ifadelerinde belirttikleri şekilde çalışmalarının olup olmadığının araştırılmadığı, bir kısım tanıkların ise davacının dava konusu dönemde çalışmasının olmadığını söyledikleri anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, davalı şirketin kuruluşundan itibaren geçmişe dönük olarak ortaklarının kimler olduğunu belirlemek, davacının 01/06/2005-30/06/2005 tarihleri arasında bildirimi yapıldığı anlaşılan işyerinin sahibi olan ...'nun beyanlarını da dikkate alarak söz konusu bildirimin muvazaalı olup olmadığını değerlendirip 01/06/2005 tarihinden önceki dönem bakımından hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini belirlemek, dosya kapsamında beyanı alınan ve davacının çalışmalarını doğrulayan tanıkların ifadelerinde belirttikleri çalışma durumlarını araştırıp davacının çalışmalarını bilebilecek durumda olup olmadıklarını belirlemek, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ...'ne iadesine 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.