Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15339 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26909 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan ... Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava 17.12.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 9,30 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalı ... Bakanlığı’nın asıl işveren olması nedeni ile diğer davalı ile birlikte sorumlu bulunduğu kabul edilmek suretiyle davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılardan ... Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu kazada davalılardan ... Bakanlığı’nın kusurunun bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık kusuru bulunmasa bile zarardan sorumlu tutulup tutulmayacağına ilişkindir. Mahkemece anılan davalının asıl işveren olduğunun kabulü ile tazminattan sorumlu olacağı sonucuna varılmışsa da varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Gerçekten, bir iş kazası sonucu, zarara uğrayan işçi veya hak sahiplerinin maddi veya manevi tazminat talepleri, ancak işveren veya kusurlu üçüncü kişilere karşı yöneltilebilir. Bunun dışında, aracı olarak tabir edilen kişiler aracılığı ile işe alınan işçilerin uğrayacakları zararlardan dolayı, asıl işveren de aracılarla birlikte 4857 sayılı Yasanın 2/6. maddesi uyarınca sorumlu olur. Gerek 4857 sayılı Yasanın 2/6 ve gerekse 5510 sayılı yasanın 12/son maddeleri ile yürürlükten kalkan Sosyal Sigortalar Kanununun 87/2. maddesinde; aracının hukuksal açıdan tarifi yapılmış kimlerin aracı veya halk arasındaki deyimi ile "Taşeron" sayılacağı belirlenmiştir. Buna göre; aracıdan bahsedilebilmek için; öncelikle üst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekte olan bu işin bölüm ve eklentilerinden bir iş alt işverene devredilmelidir. Buna karşın bir işin bütünüyle bir işverene devri durumunda veya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumunda artık üst-alt işveren ilişkisi söz konusu olamaz. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin doğabilmesinin ilk koşulu; işyerinde işçi çalıştıran bir asıl işverenin, bulunması, diğer unsurda, işin asıl işverene ait işyerinde görülüyor olmasıdır. Çoğu kez bina inşaat işlerinde görüldüğü gibi, ana binayı veya asıl işi bitirmekle yükümlü bir işveren, bu işin doğrama, döşeme, su tesisatı gibi bölümlerini aracılara devretmektedir. Bu gibi durumlarda üst-alt işveren ilişkisinden söz edilebilir. Buna karşı, bir işin bütünüyle bir işverene devri durumunda veya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumunda, artık üst-alt işveren ilişkisi ortada bulunmamaktadır. Arsanın veya binanın salt maliki olmak ve ihale makamı olarak işi bütünüyle devretme durumlarında, ortada aracı denilen kurumdan söz edilemez. Çünkü burada iş tamamıyla ve bütün olarak bağımsız bir işverene devredilmektedir. Dava konusu olayda, davalı ... Bakanlığı’a ait okul yapım işinin dava dışı ... ...nce anahtar teslimi olarak davalı ...'ne verildiği, ... Bakanlığı’nın ya da bakanlık adına okulun yapımını ihale eden ...nin yapılan işe müdahalesinin söz konusu olmadığı, işyeri anılan davalıya ait olmadığı gibi üretime bakanlık çalışanlarının katılımının da söz konusu olmadığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu duruma göre okul inşaat işinin bütünüyle devrinin söz konusu olduğu, davalı ... Bakanlığı bakımından işverenlik sıfatının ortadan kalktığı açıktır. Hal böyle olunca davalı ... Bakanlığı’nın kusuru bulunmadığı halde, asıl işveren olduğunun kabulü ile tazminattan sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yapılan imalatın sözleşmeye ve yönetmeliklere uygun yürütülüp yürütülmediğinin denetimine yönelik sözleşmeye konan kimi hükümlerin ve bu amaçla inşaatın kontrollük hizmetlerinin bakanlık adına ... ortak girişimi tarafından yürütülmesinin, ihale makamına asıl işverenlik sıfatını kazandırmasının söz konusu olamayacağı, giderek işin anahtar teslimi verildiği gerçeğini değiştirmeyeceği açıktır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davalı ... Bakanlığı’nın hukuki durumunun belirlenmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı ... Bakanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.