Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1531 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4193 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Fatsa Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 18/10/2007NUMARASI: 2007/188-2007/477Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 29.4.2003-30.4.2003 tarihleri arasında 2 gün süre ile geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının davalı işyerinde 2003 Yılı Nisan ayının 29. ve 30. günlerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen 2 günlük çalışmasının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinin 24.12.2002 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, davalı işyerinden davacı adına 15.4.2003 tarihli işe giriş bildirgesinin 16.4.2003 tarihinde Kuruma verildiği, hizmet cetvelinde davacının 15.4.2003-28.4.2003 arasında 14 gün bildiriminin bulunduğu, dönem bordrolarının getirilmediği, davacı vekilinin temyiz aşamasında verdiği 14.4.2008 tarihli dilekçesinin ekinde Kurum tarafından davalı işyeri hakkında 2003 yılı 4. ay prim borcu için takip yapıldığı ve çıkarılan borcun 31.3.2008 tarihinde ödendiği makbuzun ibraz edildiği görülmüştürSomut olayda dinlenen tanığın yukarıda belirlenmiş şekilde bordro tanığı veya çalışması resmi kayıtlara geçmiş ve davacı ile aynı dönemde çalışmış komşu işyeri çalışanı olduğu gösteren kayıtlar getirtilmeden mahkemece bu tanık beyanına itibar edilerek sonuca gidilmiştir.Yapılacak iş; Davacının uyuşmazlık döneminde çakışan sigortalılık ihtimali dikkate alınarak davacının Bağ Kur sigortalısı olup olmadığı dair kayıtları istenerek ve davalı işyeri hakkından 2003 yılı 4. ay primleri için yapılan takıp ve ödemenin uyuşmazlığa konu edilen 2 günlük süreyi de kapsayıp kapsamadığının Kurumdan sorularak, davalı işyerinden Kurum’a verilen uyuşmazlık dönemlerine ait dönem bordrolarını getirtilerek, bordroda uyuşmazlık döneminde davacı ile çalışması olan tanıkları dinlemek, bordro tanıkları beyanlarının yeterli olmadığı durumda, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek ilgili SGK İl Müdürlüğünden gerekirse zabıtaca komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.