MAHKEMESİ: Tekirdağ İş MahkemesiTARİHİ: 13/12/2007NUMARASI: 2006/729-2007/459Davacı, borçlanmasının kabulü ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava davacının yurt dışı hizmet süresinin 25 yıl ve borçlanma süresinin 5000 gün olarak tesbitiyle borçlanma bedelini ödediği tarihi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir..Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 7.4.1981-27.4.1995 tarihleri arasında Almanya’da geçen çalışmalarından 5060 gün karşılığını kuruma borçlanıp borçlanma bedelini de dava devam ederken 13.3.2007 tarihinde ödediği ve Kurumun 10.5.2007 tarihli işlemi ile davacının borçlandığı 5060 gün kadar borcu ödediği tarihten geriye doğru gidildiğinde işe başlama tarihinin 23.2.1993 olduğu ve 25 yıl koşulunu sağlamadığından 9.4.2007 tarihli aylık tahsisi isteminin reddedildiğinin davacıya bildirildiği anlaşılmakatadır. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık 3201 sayılı yaysa göre yurt dışı borçlanmasıyla yaşlılık aylığı hesabında sigortalılık süresinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. 3201 sayılı Yasa'dan yararlanmak suretiyle 506 sayılı Yasa'da öngörülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içinde çalışıp 506 sayılı Yasa kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşuttur. Şöyle ki; 506 sayılı Yasanın 60.maddesinde öngörülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; “yaş”, “sigortalılık süresi”, “prim ödeme gün sayısı”, “işten ayrılma” ve “yazılı istekte bulunmak” koşulları 3201 sayılı Yasanın 6.maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye’de çalışanların “işten ayrılma koşulu” burada; “yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye’ye dönüş” biçiminde belirlenmiştir. Aynı Yasa'nın 5 maddesinin son fıkrasında da sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmetleri bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılık başlangıç tarihi borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarih olduğu belirtilmiş ise de Türkiye ile Fedaral Almanya arasında imzalanan ve 11.12.1985 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Ek Sözleşmesi’nin 29 maddesinin 4 .fıkrasında bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce bir A. R. Sigortasına girmiş bulunması halinde, A. R. Sigortasına giriş tarihinin Türk sigortasına giriş olarak kabul edileceği bildirilmiştir . Bu durumda davacının aylık tahsis koşulları açısından 25 yıllık sigortalılık süresinin değerlendirilmesinde A. R. Sigortasına giriş tarihin, sigorta başlangıcı olarak değerlendirilerek aylık isteminin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 5.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.