Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1527 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4184 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Tekirdağ İş MahkemesiTARİHİ: 13/12/2007NUMARASI: 2007/372-2007/458Davacı, 3201 sayılı Yasa'ya göre yaptığı borçlanma nazara alınarak yaşlılık aylaığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava davacının 3201 sayılı Yasa’ya göre yaptığı borçlanma nazara alınarak 1.7.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 7.6.1973-7.1.1984 tarihleri arasında Almanya’da geçen çalışmalarından 3810 gün karşılığını kuruma borçlanıp borçlanma bedelini de 4.6.2007 tarihinde ödeyerek 6.6.2007 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ve Kurumun 16.6.2007 tarihli işlemi ile davacının 3201 sayılı Yasa’nın 5 maddesine göre borçlandığı tarihten geriye doğru borçlandığı süre kadar gidildiğinden 15 yıl sigortalılık koşulu sağlanmadığından tahsis isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık yaşlılık aylığı hesabında sigortalılık süresinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. 3201 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle 506 sayılı Yasada öngörülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içinde çalışıp 506 sayılı Yasa kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşuttur. 506 sayılı Yasanın 60.maddesinde öngörülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; “yaş”, “sigortalılık süresi”, “prim ödeme gün sayısı”, “işten ayrılma” ve “yazılı istekte bulunmak” koşulları 3201 sayılı Yasanın 6.maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye’de çalışanların “işten ayrılma koşulu” burada; “yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye’ye dönüş” biçiminde belirlenmiştir. Aynı yasanın 5. maddesinin son fıkrasında da sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmetleri bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılık başlangıç tarihi borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarih olduğu belirtilmiş ise de Türkiye ile Fedaral Almanya arasında imzalanan ve 11.12.1985 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Ek Sözleşmesi’nin 29 maddesinin 4 .fıkrasında bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, A. R. Sigortasına giriş tarihinin Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği bildirilmiştir . Bu durumda davacının aylık tahsis koşulları açısından 15 yıllık sigortalılık süresinin değerlendirilmesinde Alman Rant Sigortasına giriş tarihin, sigorta başlangıcı olarak değerlendirilerek aylık isteminin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 5.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.