MAHKEMESİ : Silopi Asliye Hukuk İş MahkemesiTARİHİ : 27/03/2013NUMARASI : 2009/58-2013/111Davacı, murisinin geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan N.. O.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının murisi C. K.'ın davalılar N.. O.. ve M.. E..'e ait iş yerinde işçi olarak çalışırken 11.10.2005 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile davacıların murisi C. K.'ın ölümüne sebep olan kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir.Bir olayın iş kazası olabilmesi için ön koşul, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olmasıdır. 506 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde “iş sözleşmesi” tanımına yer verilmiş ise de, her iki kanunun amacı, ortaya koyduğu ilkeler ve dayandığı hukuksal normlar farklılık gösterdiğinden, bu tanımın 506 sayılı Kanun yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Pozitif hukukumuzda hizmet akdi Borçlar Kanununun 393. maddesinde tanımlanmış olup, her ne kadar tanımda “ücret” unsuruna yer verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekli, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. Hizmet akdi, çoğu kez Borçlar Kanununun 470. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.Öte yandan, 5510 sayılı Kanun'un "iş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması " başlıklı 13. maddesinde iş kazası kavramını Yasa Koyucu geniş olarak yorumlamıştır. İş kazası 13. maddede; " İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır." şeklinde tanımlanmıştır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, N.. O..'a ait inşaatın çatı montajı yapılırken iskelede bulunan maktul Cuma Kaçar'ın yerinden çıkan demiri tutmaya çalışırken demirin yerinden çıkıp kendisine çarpması sonucu dengesini kaybederek yaklaşık 4 m yükseklikten kafa üstü yere düştüğü; akabinde hastaneye götürüldüğü ve hastaneye geldiğinde ölmüş olduğu, olay anında söz konusu inşaatta bulunan kişilerin olaya ilişkin olarak ifade verdikleri, inşaat sahibi N. O.un ve ortağı olan R. E. ifadelerinde M.. E.. ve ortağı olan kazalı C.K. ile çatının yapımı konusunda 30.000 TL karşılığında sözlü olarak anlaştıklarını, konuşma sırasında C.K.ın bulunmadığını bildirdiği, M.. E..'in de benzer ifade ile kazalı C. k. kendi ortağı olduğunu söylediği, kazalı C. K.'ın eşi olan davacının ise C. K.ın M.. E..'in yanında çalıştığını ifade ettiği, SGK Müfettişi M.K. olayı incelediği raporunda söz konusu çatı yapımı işinin anahtar teslimi olmak üzere 30 000 TL karşılığı M.. E.. ve ortağı kazalı C. K. verildiği, söz konusu iş ile ilgili herhangi bir yazılı evrakın bulunmadığı, bahsi geçen kişilerin bu işi kendi nam ve hesaplarına yaptıkları ve 506 sayılı yasa gereğince C. K..'ın sigortalı olmayan kişilerden olması nedeniyle 11.10.2005 tarihinde meydana gelen kaza olayının iş kazası olmadığı değerlendirmesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, dosyada ifadesi alınan kişilerin kazalı C. K.'ın kendi nam ve hesabına mı yoksa M.. E..'in işçisi olarak N.. O..'un inşaatında mı çalıştığı konusunda çelişkili ifadeleri bulunmakta olup, kazalı C. K.'ın çalışmasının N.. O.. ve ortağı ile yapılan eser sözleşmesine mi dayandığı yoksa hizmet sözleşmesine mi dayandığı hususu araştırılmadan ve açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yaşanan olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. Yapılacak iş, taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemek için araştırmayı genişletip tüm delilleri toplamak, yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda davacı ve davalılar arasında eser sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi bulunduğunu tespit etmek, eser sözleşmesi yapıldığının anlaşılması durumunda davanının reddine karar vermek, hizmet sözleşmesinin bulunduğunun anlaşılması halinde şimdiki gibi davanın kabulüne karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı N.. O..'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan N.. O..'a iadesine 26/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.