Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15154 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4553 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Trabzon İş MahkemesiTarih : 7.3.2006No : 639-59Davacı kurum kayıtlarında 12.737.747 sicil numarasıyla işe giriş bildirgesi ve dönem bordrosu verilmiş ve bordrolarda kayıtlı olan toplam 29 günlük hizmet süresinin kendisine ait olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalıya ait 4.4003.011903.5801 nolu işyerinden 1978 yılı 3. dönem bordrosunda Temmuz ayında 24 gün, Ağustos ayında 5 gün olarak adına bildirilen ancak sigorta nosu yazılmadığı ve dönem bordroları süresinden sonra 15.10.1981 tarihinde Kuruma verildiği için davalı Kurumca kabul edilmeyen sigortalı hizmetin kendisine aidiyetinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, işveren Abdullah Aydın tarafından SSK kurumuna verilen 1978 yılı 3. dönem bordrosunda bildirilen 29 günlük çalışmanın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.Davacıya ait 17.04.1978 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için Sosyal Sigortalar Kurumunda ve işveren yanında bulunan prim bordroları ile davacının imza ve fotoğraflarını içeren işe giriş bildirgeleri, ücret tediye bordroları getirtilerek imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yaptırılmalı, davacıya yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı, çalışma arkadaşları gibi işyerleri kayıtlarında yer alan tanıklar dinlenmeli, nüfus kaydı celbedilip giriş bildirgelerindeki nüfus bilgileri ile karşılaştırılmalı, farklılıkların sebepleri araştırılmalı, deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.Ayrıca davacının 1978 yılında çalıştığını belirttiği 011903-61 nolu işyerinin 1978 yılına ait bordrosunun süresinden sonra 15.10.1981 tarihinde davalı Kuruma verildiği görülmektedir.Yapılacak iş; 17.04.1978 tarihli bildirgenin verildiği tarihte ve ihtilaf konusu olan 1978 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.O halde, Davalı Sosyal Sigortalar kurumu vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.