MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının iş kazası sonucu % 42 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu, iş kazasının meydana gelişinde davalı işverenin % 70, dava dışı ...'in % 20, davacı sigortalının ise % 10 oranında kusurunun bulunduğu, SSK Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 10/02/2006 tarihli raporunda incelenen işyeri kayıtlarında davacının 2005 Kasım ayında 2 çalı??ma gün sayısına karşılık 65,16 TL ücret aldığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.Maddi Tazminat talebi yönünden yapılan inceleme;Sigortalının maddi zararı hesaplanırken ilke olarak öncelikle, tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan, sigortalının gerçek ücretinin açıkça belirlenmesi gerekmektedir. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda; davacının asgari ücretle çalıştığı kabul edilerek yapılan hesaba göre belirlenen maddi tazminat miktarının davacıya Kurum tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerince karşılanmış olması sebebiyle davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında bulunan ... Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 10/02/2006 tarihli raporunda davacının ücret tespitinin yapıldığı ve bu ücretin asgari ücretin 2 katı olduğu anlaşıldığından belirlenen bu ücret esas alınarak yapılan maddi tazminat hesabına göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur.Manevi Tazminat talebi yönünden yapılan inceleme;Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 15.000,00 TL manevi tazminat azdır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.