Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15075 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 10660 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Konya İş MahkemesiTarih : 3.4.2006No : 457-259 Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının iş kazası sonucu yaralandığı iddiasına dayalı maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davalı hakkında açılan kamu davasının davacının ceza yargılaması aşamasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle şikayet yokluğu nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği, özel hukuka ilişkin haklarını saklı tutmadığı, hakkın doğumu anında feragatten dönülemeyeceği gerekçesiyle 765 sayılı Ceza Kanununun 111. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar dosyada Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/770 Esas nolu dosyası veya dosyanın fotokopisi yok ise de dosyada bulunan duruşma zaptı, ifade tutanağı, Adli Tıp Kurumu Konya Şube Müdürlüğü raporu fotokopilerinden ve davalı tarafın 6.7.2005 tarihli cevap dilekçesi içeriğinden davacının 28.5.2003 gününde davalıya ait toptan gıda işyerinde asmalık yapılmak üzere işyerine getirilen demirleri 2. kata çıkarırken demirlerin elektrik teline değmesi sonucu elektiriğe çarpıldığı, sağ el, sağ ayak ve yüzde elektrik yanığı oluştuğu ve 7 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı olay günü davacının hastane polisine verdiği ifade de kimseden davacı ve şikayetçi olmadığını bildirdiği ancak açılan kamu davasında şikayetçi olduğu, ceza mahkemesincedavalının üzerine atılı bulunan suçun takibinin şikayete tabi olması sebebiyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. 765 sayılı TCK'nun 111. maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürümden zarar gören şahsin davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez. Somut olayda davacı hazırlık soruşturması sırasında şikayetçi olmadığını, zabıtadaki ifadesinde beyan etmiş olmakla birlikte açılan kamu davasına müdahil olmuş ve şikayetçi olduğunu bildirmiş olduğundan ve kamu davası mahkemede açıklanmış bir vazgeçme beyanı nedeniyle ortadan kaldırılmadığından 765 sayılı Ceza Kanununun 111. maddesinin olayımızda uygulama olanağı bulunmayıp davacının özel hukuka ilişkin tazminat davasının görülmesi gerekir. Diğer yandan 506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasanın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir.Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorunudur. iş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine iş kazasının tesbiti davası açması için önel vermek, tesbit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak sonucuna göre karar vermektir. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davalıya yönelik davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.