Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15066 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3778 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Mersin İş MahkemesiTarih : 25.11.2005No : 988-1107Davacı SSK'den emekliliğe hak kazandığının tesbiti ile sosyal hakların ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.Mahkemece, davacının 15.5.1983-1.4.1987 ve 1.1.1992-1.5.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı, 1.10.1980-25.1.1982, 1.4.1987-31.12.1991 ve 1.5.2000-5.2.2004 tarihleri arasında da SSK sigortalısı olduğunun kabulü ile SSK'dan yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar vermiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 1.10.1980-25.1.1982, 1.2.1984-31.3.1984, 26.12.1984-31.12.1985, 1.4.1987-31.12.1992 ve 1.5.2000-5.2.2004 tarihleri arasında SSK'na tabi çalışmalarının bulunduğu, 15.5.1983 tarihinde otogar emanetçiliği işi sebebiyle Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, vergi kaydının 15.5.1983-24.10.1986 ve 10.11.1992-25.4.2000, meslek kuruluşu kaydının 6.6.1984- 10.5.2000, sicil kaydının ise 29.5.1984-10.5.2000 tarihleri arasında olduğu, 20.4.1998 tarihinde Mersin Tur Turizm Ticaret Anonim Şirket kurucu ortaklığından dolayı ikinci kez Bağ-Kur'a tescilinin yapıldığı, şirketteki hisselerini 1.8.2002 tarihinde devrettiği, Bağ-Kur'un davacıya 15.5.1983-31.3.1987 ve 1.1.1992-11.2.2004 tarihleri arasında sigortalı olarak kabul ettiği, primlerin 1986-2000 tarihleri arasında ve 2002 yılında ödendiği, 12.2.2004 tarihli dilekçesi ile de davacının SSK'dan yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık her iki sigortalılığın çakışması halinde hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır. Gerek 506 sayılı sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunun birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin SSK kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3/I-K bendinde "herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışmaların" sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Yasanın 24.maddesinin I-II.fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu da giderilmiştir.Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere sosyal Güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp önceden başlayıp devam eden sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır.Yargıtay hukuk Genel Kurulunun 2001/21-627-659 ve 2005/21-389-430 sayılı kararlarında bu husus özellikle belirtilmiştir.Davacının 15.5.1983 tarihinde Bağ-Kur sigortalılığı vergi kaydı itibariyle başlatılmış 1479 sayılı Yasanın 24.maddesinde belirtilen varsa oda ve meslek kayıtları 1983 ve 1984 yıllarında başlayarak, 2000 yılına kadar devam ettiğine göre davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının 1983-2000 tarihleri arasında aralıksız sürdüğü dolayısıyla bu sürede Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği, öte yandan Mersin Ticaret Odasının 15.1.2003 tarihli yazısında davacının Mersin Tur ticaret A.Ş.'nin kurucu ortağı olduğu, şirketin 20.4.1998 tarihinde tescil edildiği ve 1479 sayılı Yasanan 24/I-9.maddesinde anonim şirketlerin kurucu ortaklarının Bağ-Kur sigortalısı olacağı belirtildiğine göre, davacının 1983-2000 tarihleri arasında devam eden Bağkur sigortalılığının 1998 yılındaki Anonim Şirket kurucu ortaklığı sıfatı nedeniyle hisselerini devrettiği tarihe kadar devam edeceği, bu durumda davacının 15.5.1983 tarihinden 1.8.2002 tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği., SSK sigortalılığının ancak 2.8.2002 tarihinden itibaren başlayacağı, 2.8.2002-5.2.2004 tarihleri arasındaki SSK sigortalılığının da 2829 sayılı Yasa hükümleri itibariyle SSK'dan aylık bağlanmasını sağlamayacağı koşulları oluştuğu takdirde Bağ-Kur'dan bağlanabileceği ortadadır. Dosyadaki mevcut 12.5.2004 tarih ve 44853 sayılı yazıda belirtildiği şekilde davacının 15.5.1983 tarihinde kaydını yaptırdığı 31.3.1987 tarihinde terk ettiği ve tekrar 1.1.1992 tarihinden itibaren zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı anlaşılması durumunda da davacının 15.5.1983-31.3.1987 tarihleri arasında ve 1.1.1992 tarihinden yukarıdaki açıklamalarda dikkate alınarak hisselerini devrederek şirketten ayrıldığı 1.8.2002 tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olacağı, SSK sigortalılığının 2.8.2002 tarihinden itibaren başlayacağı bununda SSK'dan aylık bağlanmasına yetmeyeceği koşulları oluşuyorsa Bağ-Kur'dan bağlanabileceği açıktır.Kabule göre de; yaşlılık aylığı şartlarının ne şekilde oluştuğu incelenmeksizin ilgili yasa maddeleri koşulları ile aylık tarihi gösterilmeden HUMK:nun 388/son ve 389 maddelerine aykırı ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Mahkeme bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.