Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15052 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26994 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, 13.08.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının annesi ve kardeşinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı anne yararına 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi, davacı kardeş yararına 5.000,00 TL manevi tazminatların ölüm tarihi olan 03.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Dava konusu iş kazası nedeniyle dava dışı alt işveren.... ile davacı anne ve kardeş arasında düzenlenen... 2. Noterliği'nin 20.01.2011 tarih ve 03081 yevmiye numaları Sulh ve ??bra anlaşmasında; zararlandırıcı olay nedeniyle nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep hakları dahil doğmuş ve doğabilecek her türlü maddi ve manevi tazminat talep haklarına tam bir karşılık oluşturmak üzere dava dışı alt işverenden 25.000,00 TL tazminatı nakden ve tamemen aldıkları ve parayı kendi aralarında hakları oranında paylaşacakları belirtilmiştir. Hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K’nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Hal böyle olunca davacı anne ve kardeşin manevi zararlarına karşılık dava dışı alt işveren .... tarafından yapılan ödemeyi kabul ederek sulh ve ibra anlaşması düzenlemiş olmaları dikkate alınarak manevi tazminat taleplerinin reddi yerine, manevi tazminatın bölünmeyeceği ilkesi göz ardı edilerek yazılı şekilde kabüllerine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-İbranamede ödemenin açıkça iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminatlara karşılık kabul edildiğinin yazılı bulunmasına göre, yapılan ödemenin maddi ve manevi tazminatlara karşılık gelen miktarlarının öncelikle davacılara sorularak, tespit edilemediği takdirde davacılar arasında garameten paylaştırılarak maddi tazminat hesabında dikkate alınması gerekirken sulh ve ibra anlaşması nedeniyle yapılan ödemeye değer verilmemesi hatalı olmuştur.Dava dışı alt işveren tarafından maddi tazminatlara karşılık yapıldığının kabulü gereken ödeme miktarının borcu sona erdirip erdirmediği, diğer bir deyişle ibranamemi yoksa kısmi ifayı içeren makbuz mu olduğu ve kısmi ifayı içeren makbuz ise tazminattan indirimin nasıl yapılacağına gelince: Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması gerekir. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacıların gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak davacı annenin gerçek zararlarını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık dava dışı alt işveren tarafça maddi tazminata karşılık ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeyi “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin; davacının ödeme tarihindeki gerçek zararını hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan ibraname ile ödeme yapılan tarihe göre zararı karşılandığı oranda indirim yapılarak kalan zarar miktarını hüküm altına almak, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacı annenin maddi tazminat talebinin reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri kapsayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 30/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.