MAHKEMESİ : Hani Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2012/30-2013/61Davacı murisinin, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Yerel Mahkeme, davacı vekiline tefhim edilen kararı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesi hükmüne göre 8 günlük sürede temyiz etmediği gerekçesiyle HUMK'unun 432.maddesinin 4.fıkrası uyarınca 7.6.2013 tarihli Ek Kararı ile temyiz isteminin reddine karar vermiştir. Davalı Kurum vekili, 14.06.2013 tarihinde tebliğ edilen temyiz talebinin reddine dair ek kararı, 19.06.2013 tarihinde süresinde temyiz etmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, karar davalı Kurum vekiline 30.04.2013 tarihinde tefhim edilmiş, davalı vekilinin Uyap üzerinden gönderdiği 30.4.2013 tarihli süre tutum dilekçesinin 2.5.2013 tarihinde havale edeldiği anlaşılmakla, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmış olup Yasa'da öngörülen 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinin kabulü doğru değildir. Hal böyle olunca, davalı Kurum vekilinin hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 7.6.2013 tarihli ek kararının bozularak kaldırılması ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.2- Dava; davacının murisinin davalı işverene ait işyerinde geçen ve Kurum bildirilmeyen 2002/3-2002/10 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.Uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı, uğramadığı takdirde davacının çalışmalarının yöntemince kanıtlanıp kanıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi gereğince; yönetmelikle tespit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, yönetmelikle tespit edilen belgelerin verilmesi durumunda 5 yıllık hakdüşürücü süreden bahsedilemeyeceği açıktır. Yerleşik Yargıtay görüşü; birden ziyade işe giriş bildirgesi verilmesi halinde çıkış yok ise ilk işe giriş bildirgesi ile son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihler arasında geçen çalışmaların hak düşürücü süreye uğramayacağı, çıkış varsa hak düşürücü sürenin her kesim çalışma için ayrı ayrı hesaplanacağı, çıkış tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağıdır.Dosya içeriğinden; davalı işveren tarafından davacının murisi adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı gibi, Kuruma bildirilen hizmetinin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacının murisinin çalıştığını iddia ettiği hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açılmadığından, talebinin hak düşürücü süreye uğradığından davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş, davacının talebinini hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar vermekten ibarettir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.