Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15018 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5826 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 35.000.00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13/12/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat .... geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 1- Dava iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece; manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 35.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; mahkemece daha önce verilen 04.12.2012 tarih 2010/507 Esas ve 2012/306 Karar sayılı kararda 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 02.05.2013 tarihli bozma kararında belirtilen sebeplerden ötürü yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yapılan yargılamada bozma ilamına uyularak bozma kararı gereklerinin yerine getirildiği, ... tarafından olayın iş kazası olarak kabul edildiği, maluliyet oranının %15 olarak tespit edildiği, iş kazasının gerçekleşmesinde davacı işçinin %20 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.Usuli Kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( ...nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)Davaya konu istemin manevi tazminata ilişkin olduğu gözetildiğinde gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, Mahkemece 04.12.2012 tarihli ilk kararda davacı lehine 30.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, bu kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davalı taraf lehine manevi tazminat miktarı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu, mahkemece takdir edilebilecek manevi tazminatın üst sınırının 30.000 TL olarak değerlendirilmesi gerekirken; usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde 35.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Aynı zamanda, Dairemizin 02.05.2013 tarihli bozma kararında temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği de gözetildiğinde, davacının maluliyet oranı ile tarafların kusur oranları dikkate alındığında davacı lehine takdir edilen 30.000 TL manevi tazminatın fazla olduğu açıktır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, Davalı yararına takdir edilen 1.350.00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 13.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.