MAHKEMESİ: Muş Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ: 06/06/2007NUMARASI: 2007/19-2007/376 Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının 13 yıl 9 ay 29 gün olması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık süresinin 13 yıl 9 ay 29 gün olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kabulü ile davacının 13 yıl 9 ay 29 gün 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tespitine karar verilmiştir.1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 10.04.1978 tarihli bildirge ile aynı gün itibariyle oda kaydına istinaden zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 01.01.1976-01.01.1983 tarihleri arasında vergi, 10.04.1978-20.05.1991 tarihleri arasında oda kaydının bulunduğu, 20.05.1991 tarihinde verdiği terk dilekçesi üzerine vergi kaydının sona erdiği 01.01.1983 tarihi itibariyle terkin edildiği, 02.05.1997 tarihinde isteğe bağlı sigortalı olduğu davalı Kurumca 10.04.1978-01.01.1983, 22.03.1985-20.05.1991, 02.05.1997-12.04.2000 tarihleri arasında 13 yıl 9 ay 29 gün sigortalı olarak kabul edilen davacının bilahare davalı Kurumca 30.06.1998-12.04.2000 tarihleri arasındaki dönemde sigortalılığının iptal edilmesi ve sigortalılık süresinin 12 yıl 17 güne indirilmesi nedeniyle uyuşmazlık çıktığı davacının bu dava ile 01.01.1983-22.03.1985, 30.06.1998-12.04.2000 tarihleri arasında sigortalı olduğunun tespitini amaçladığı anlaşılmaktadır.Mahkeme kararları HUMK.'nun 388. ve 389. maddelerindeki koşulları taşımalıdır. Hükümde, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutulma sebepleri, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep gösterilmelidir.Bu kısım hükmün gerekçe bölümüdür. Yargıtay bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Hüküm sonucu (hüküm fıkrası) nda ise iki tarafa yüklenen borç ve tanınan haklar şüphe ve tereddüt oluşturmayacak şekilde açık olarak yazılmalı hüküm fıkrası net ve infazı kabil olmalıdır. Mahkemece davacının sigortalı olarak kabul edildiği süreler ve hukuki nedenleri gerekçe kısmında açıklanmaksızın ve sigortalı olduğu tarihler hüküm fıkrasında açıkça gösterilmeksizin yalnızca 13 yıl 9 ay 29 gün sigortalı olduğu belirtilerek denetimi ve infazı kabil olmayacak şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Yapılacak iş, kararın gerekçe kısmında davacının sigortalı olarak kabul edildiği süreler ve hukuki nedenleri yazılarak, hüküm fıkrasında ise davacının sigortalılık sürelerinin başlangıç ve sona erme tarihlerinin infazı mümkün olacak şekilde açıkça gösterilerek ve Bağ Kur sigortalılık süreleri tespit edilirken bu tür davaların kamu düzenini de ilgilendiridiği de nazara alınarak muhtemel çakışan sigortalılık sözkonusu olabileceği düşünülüp davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmalarının SGK’ndan sorularak varsa bu sigortalılık süreleri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermektir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 25.9.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.