Davacı, Kurum tarafından maaşlarının üzerine konulan haczin kaldırılmasına ve kesilen paraların iadesi gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava; Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından prim borcu nedeniyle ölüm aylığı üzerine konulan haczin kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de , varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir. 1996/10,11,12. aylar ile 1997/1-12 ayları prim borcundan dolayı davacılar murisi Yusuf 'un K…… Ltd. Şti. ortaklığı nedeniyle Zonguldak Sigorta Müdürlüğünün 1998/422 Esas sayılı dosyasından S.S.K'dan emekli aylığı alan murisin çocukları olan davacıların davalı Kurumdan almakta oldukları ölüm aylıklarından 2004/Haziran döneminden itibaren haciz konularak kesinti yapıldığı ve kesintilerin halen devam ettiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 5198 sayılı Yasanın 17.maddesi ile 506 sayılı Yasanın 121.maddesinin birinci fıkrasının "nafaka borçları" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve bu Kanunun 80. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar" ibaresi eklenmiştir. 5198 sayılı Yasanın 17.maddesi yayım tarihi olan 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tür yeni Yasaların, ünlü hukukçu Ronbier'in açıkladığı üzere, yürürlüğe girmeleri ile görülmekte olan tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği ve yeni yasaların yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal tesirini husule getirdiği, bu gibi durumlarda yasaların geriye yürümesinden "geçmişe dokunma" değil, zaman içinde ani etkileri söz konusu olmaktadır. Esasen H.U.M.K'nun 578.maddesi nedeniyle Yargıtay'ın 07.12.1964 günlü Tevhidi İçtihadı ile H.G.K'nun 09.03.1988 günlü E:1987/2-860, K:1988/232 sayılı kararında bu görüşe yer verilmiştir. Bu nedenle dava konusu olayda, prim borcu nedeniyle 05.07.2004 tarihine kadar yaşlılık aylığının haciz konulamaz ise de 5198 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden itibaren davacıların murislerinin yaşlılık aylığından kendilerine bağlanan ölüm aylıklarının prim borçlarından dolayı haciz konulabileceği ortadadır. Bu durumda 06.07.2004 tarihine kadar ölüm aylıklarının haciz konulamaması hususu davacılar yararına gibi görünüyorsada davalı Kurumun, alacağın tümünü ödemedeki gecikme nedeniyle gecikme zammı ile birlikte, davacıların ileriki aylıklarından tahsili imkanı olabileceği de düşünülerek ve yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirilerek, bir sonuca ulaşılması gerekir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.