MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDavacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava,davacının, 2000 yılından 01.10.2014 tarihine kadar davalılara ait işyerinde geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacının Mahkemeye ibraz ettiği 15.04.2015 havale tarihli feragat dilekçesiyle davasından feragat etttiğini bildirmesi nedeniyle Mahkemenin davanın feragat nedeniyle reddine karar verdiği, kararın davacıya 31/12/2015 tarihinde tebliği üzerine davacının 06/01/2016 tarihli dilekçe ile davalılar tarafından ölümle tehdit edildiğini, feragat dilekçesinin gerçek iradesini yansıtmadığını iddia ederek temyiz ettiği, dilekçesi ekinde temyiz sebebine ilişkin herhangi bir bilgi, belge, şikayet veya soruşturma işleminden bahsetmediği anlaşılmıştır. Temyize konu uyu??mazlığın dayanağı, 6100 sayılı H.M.K.'nın 311. maddesindeki ”Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünden kaynaklanmaktadır.Davaya son veren taraf işlemlerinden biri feragattir. Davadan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Çünkü davacı davasından feragat etmekle, yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir .Davacının davasından feragat etmesi ile, dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. Fakat davacı, feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilir. Türk Borçlar Kanununun 39.maddesine göre de yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Somut olayda; davacının 15.04.2015 tarihli feragatinin hata, hile veya korkutma altında yapılıp yapılmadığı, bu konuda cezai soruşturma bulunup bulunmadığı varsa sonucunun ne olduğu araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş , davacıya temyiz dilekçesinde belirttiği iradesinin sakatlandığı iddialarına ilişkin delillerini bildirmesi için önel vererek, feragat aşamasına hangi şartlarda geldiğini, feragat dilekçesi verilmesi aşamasında hata, hile veya korkutma gibi irade fesadına konu eylemlerin olup olmadığını etraflıca araştırarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.