Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14626 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 15763 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Bursa 6.İcra MahkemesiTarihi : 20.6.2006No : 612-505Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık 3.kişinin İ.İ.K.’nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.Mahkemece, haciz adresinin davacı 3. kişi tarafından borcun doğumundan önce devralındığında bahisle davanın kabulüne karar verilmişse de eksik araştırmaya dayalı olarak varılan sonuç doğru görülmemiştir.Haciz adresi borçlu şirket tarafından davacı 3.kişiye mahkemenin kabulünde olduğu gibi 24.06.2004 tarihinde değil 24.08.2004 tarihli noter sözleşmesiyle devredilmiştir. Takip dayanağı çekin düzenlenme tarihi ise 15.9.2004'tür. Davalı alacaklı şirket tarafından borçlu şirket hakkında Dairemizin 2006/15762 E. Sayılı dava dosyası ekinde yer alan Bursa 1. İcra Müdürlü??ü’nün 2004/10367 Esas sayılı takip dosyası ile de 30.8.2004 düzenleme tarihli çeke dayalı olarak icra takibinde bulunulduğu görülmüştür.Bu durumda davalı alacaklı şirket ile borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin öteden beri devam edip etmediği her iki şirket arasında cari hesap ilişkisinin olup olmadığı dolayısıyla çekin düzenlenmesine esas olan temel borç ilişkisinin hangi tarih itibariyle doğduğunun tesbit edilmesi gerektiği açıktır. Davalı alacaklı yanca borçlu şirket temsilcisi ile davacı 3. kişinin enişte/ kayınbirader akrabalık ilişkisi içinde olduğu iddia edilmektedir. Mahkemece bu husus üzerinde durularak taraflara ilişkin nüfus kayıt tablosu celbedilmeli ve davacı 3. kişi ile borçlu şirket temsilcisinin akraba olup olmadığı saptanmalıdır. Takip dayanağı çekin düzenlenmesine sebep olan temel borç ilişkisinin 24.08.2004 tarihli devir sözleşmesinden önce gerçekleştiğinin ve borçlu şirket temsilcisi ile davacı 3. kişinin akrabalık ilişkisinin tesbiti halinde davacının, borçlunun borca batık halini bilebilecek durumda olduğu gözetilerek devir işleminin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemlerden olduğunun kabulü gerekir. Devrin borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin tesbiti halinde gözetilmesi gereken bir başka hususta borçlu ve davacı 3. kişi arasındaki ilişki ticari işletme deviri niteliğinde bulunduğundan, İ.İ.K. 44 ve B.K. 179. maddeleridir. Anılan yasa hükümleri gereği borçlunun yapılan devri kayıtlı olduğu Ticaret siciline bildirip ilan edip etmediği ve mal beyanı verdiği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hukuki ve maddi olgular üzerinde durulmaksızın eksik araştırmaya dayalı olarak varılan sonuç usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.O halde davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıd??r.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı alacaklıya iadesine 18.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.