MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve temyizin kapsamına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, 25.09.2003 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, 207,33TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilirken, davacının maluliyetinin doğmadığı gerekçesi ile manevi tazminat istemi reddedilmiştir.Dosya kapsamından 25.09.2003 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğu, anılan kaza nedeniyle sigortalının sol elinden yaralandığı, bu yaralanması nedeniyle kazalıda herhangi bir iş gücü kaybının doğmadığı, iş kazasının oluşumunda %30 oranında davacı kazalının, %70 oranında ise davalı işverenin kusurlu olduğu anlaşılmıştır.Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde kapsamından da anlaşılacağı üzere manevi tazminata karar verilebilmesinin koşulu kişinin bedensel bütünlüğünün bozulması olup bedensel bütünlüğün bozulması kavramı ise her zaman zarar görenin maluliyetinin oluşması(sürekli iş gücü kaybının oluşması) kavramı ile aynı manayı ifade etmez. Kişinin vücut bütünlüğüne tesir eden her zararlandırıcı hadise onun bedensel bütünlüğün bozulmasına neden olmakla birlikte maluliyetine(sürekli iş gücü kaybının oluşmasına) neden olmayabilir. İş kazası sonrasında Kurum tarafından oransal olarak belirtilen tespiti yapılan husus iş kazasında yaralanan sigortalının sürekli iş gücü kaybının doğup doğmadığı noktasında olup Kurumun sigortalı maluliyetini %0 olarak belirlemesi durumunda Kurumca ortaya konulan husus yalnızca bahse konu yaralanmanın kazalı sigortalıda sürekli iş gücü kaybına neden olmadığı hususudur. Bu açıklamalar sonrasında maluliyet oranı % “0” olsa dahi, davacının iş kazası neticesinde yaralandığı ve vücut bütünlüğünün zarara uğramış olduğu anlaşılmakla B.K.'nun 56.maddesinde belirtilen bedensel bütünlüğünün zedelenmesi koşulunun somut olayda gerçekleştiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, sigortalının maluliyetin olmadığından bahisle Mahkemece manevi tazminata hükmedilmemesi hatalıdır. Yapılacak iş, davacının yaralanmasının niteliğine, olay tarihine, tarafların kusur derecelerine ve sosyal ekonomik durumlarına göre davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.