Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14358 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14104 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, 27.10.2008 tarihli zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 70.771,26- TL maddi tazminat ile 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; ... Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş görmezlik oranının % 17,2 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda davacı sigortalının % 30 oranında m??terafik kusuru bulunduğu, davalı ...’nun %50 kusurlu olduğu, olayda %20 oranında kaçınılmazlığın bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.İlke olarak iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının veya ölümü halinde hak sahiplerinin maddi zararı hesaplanırken öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir. Gerçek ücret, işçinin kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrettir. Gerçek ücretin saptanmasında işyeri kayıtları, ücret bordroları araştırılmalı, bordrolardan ücretin saptanamaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu, emsal işçilerin aldığı ücret gözönünde tutulmalı, gerekirse meslek kuruluşu ve odalardan durum sorularak gerçek ücret saptanmalıdır.Davacının kaza tarihi ve sonrasında davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği saptanır ise işyerinden imzalı ücret bordroları getirtilerek bilinen ücretlere göre hesap yapılması gerekir.İşyerinde toplu iş sözleşmesi uygulanıp uygulanmadığı ve uygulanmakta ise sigortalının sendika üyesi olarak veya dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı mutlaka belirlenmelidir. Asgari ücret ile varsa toplu iş sözleşmesinin uygulanması kamu düzenine ilişkin olup talep olmasa dahi re'sen uygulanması gerektiğinden olay tarihinden hüküm tarihine kadar işyerinde uygulanmakta olan tüm toplu iş sözleşmeleri getirtilerek tazminatın belirlenmesinde esas alınmalıdır. Kamu düzenine ilişkin hususlarda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. Bunun yanı sıra maddi tazminat hesabında geçici iş göremezlik dönemini de kapsayan bilinen dönem zararı gerçek ücrete göre hesaplanmalıdır. Öte yandan, hükme esas alınacak hesap raporunun açıklayıcı ve Yargıtay denetimine elverişli olması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda, 22.06.2015 tarihli hesap bilirkişi kök raporu ile 10.02.2016 tarihli ek raporunda ücretin toplu iş sözleşmesine göre belirlendiği belirtilmiş ise de, toplu iş sözleşmelerinde belirtilen ücretin üstünde hesap yapılmak suretiyle fazla ücretin hesaba esas alındığı, davacı işçinin gruplu işçi olarak çalışması nedeniyle yer altında çalışması olmadığı günlerde asgari ücreten elde ettiği kazançların esas alınması gerekirken, yapılan hesapta tüm dönem boyunca ocak içinde çalışacağı varsayılarak yapılan hesabın hükme esas alınması hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş; Bilinen dönem için geçerli toplu iş sözleşmelerini dikkate almak, davacının yıl içerisinde ocak içinde çalışmadığı süre gözetilerek bu dönem için asgari ücret dikkate alınarak hesap yapmak aynı zamanda davacı tarafın 22.06.2015 tarihli ilk hesap raporuna itiraz etmemesi nedeniyle bu raporda tespit edilen miktar yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek, usuli kazanılmış haklar gözetilerek bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.