MAHKEMESİ: Batman 2. Asliye Hukuk (İş)MahkemesiTARİHİ: 26/04/2006NUMARASI: 484-188Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, trafik iş kazası sonucu yaralanan davacının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Olay günü davalı işverene ait Bozüyük-Adapazara şantiye iş yerinde yine davalı işveren işçisi M. H. K.'in sevk ve idaresindeki şirkete ait.. plaka sayılı aracın seyir halinde iken yoldan çıkarak devrilmesi sonucunda araç sürücüsü işçi M. H. K.'in öldüğü davacı işçinin ise yaralandığı anlaşılmaktadır.Hükme dayanarak alınan 7.7.2005 tarihli kusur raporun da araç sürücüsü işçi M.H. K.'in %100 kusurlu davalı işveren şirketin ise 4857 sayılı Yasa'nın 77. maddesi ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili hükümleri uyarınca ihmal ve kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir. Mahkemece işverenin sorumluluğunun 2918 sayılı Yasa'nın 85. maddesinden kaynaklanabileceği ve iş Mahkemesinde dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın görevden reddine karar verilmişsede varılan sonuç doğru değildir.5521 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş aktinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemelerininde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Madde de belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olabilmesi için uyuşmazlığın tarafların işçi ve işveren veya işveren vekili olması, uyuşmazlığın iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanması koşuldur. Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez yahut değiştirilemez. Somut olayda davacı ile davalı arasında hizmet ilişkisi bulunmakta olup olay davalı işverenin istihdam ettiği diğer işçinin kusuru sonucu meydana gelmiştir. Uyuşmazlık bu dönemde davalının istihdam eden sıfatıyla sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten 27.3.1957 gün 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere B.K.nun 55. maddesi uyarınca istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve yönetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusura dayanmayan bir sorumluluktır. Ne var ki, istihdam edenin sorumluluğu için istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması eylemin hukuka aykırı olması ve eylemle zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Somut olayda bu olgular gerçekleştiğinden 5521 sayılı Yasa'ya göre davanın iş mahkemesinde bakılması gerekir. Taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Kabule görede görevsizlik kararı verildiğine göre kararda açıkça görevli mahkemenin gösterilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve istek halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmekle yetinilmiş olması doğru olmamıştır.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,6.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.