MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile Kurumun yarattığı muarazanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının ihya kapsamında ödediği 4439 gün Tarım Bağ-Kur sigortalı gününün geçerli olduğunun tespiti ve 27.02.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine istinaden aylık bağlanması istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasada, 506 Sayılı Yasanın 79. maddesindeki gibi, geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anılan Yasanın 5. maddesinde, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yasanın 10. maddesindeki kayıtlar Kurum tarafından yapılacak olan tescil işlemleri için uygulama alanı bulmaktadır.Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, bir-iki yıl dışında süreklilik arz ettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir. Prim kesintisinin bulunmadığı yıllarda, tarımsal faaliyetin saptanması bakımından, ürünlerin ne şekilde değerlendirdiğini ortaya koymak, davacının tarımsal faaliyete elverişli taşınmazlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, tarımsal faaliyetin taşınmazların kiralanması suretiyle yürütüldüğü iddia ediliyor ise, bu konuda taşınmazların kimden, hangi yıllar için kiralandığı, hangi tarımsal ürünlerin üretimi için faaliyette bulunulduğu, kiralayan kişinin Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunup bulunmadığı, kiracının kiralama yoluyla tarımsal faaliyetini yürütmeye elverişli tarımsal alet edevatının bulunup bulunmadığı gibi ayrıntılı araştırma yapmak, gerektiğinde tarımsal faaliyetin yapıldığı iddia edilen dönemdeki muhtar ve azaların bilgilerine başvurmak, özetle, tarım faaliyetinin devam edip etmediğini hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koymak ve sonucuna göre hüküm kurmak gerekir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının ürün teslimi sırasında 15.12.1995 ve 15.08.1997 tarihlerinde bağ-kur prim kesintisinin yapıldığı, ziraat odası ve kooperatif kaydının bulunmadığı, 29.03.2012 tarihli başvurusu ile Kurum tarafından kesintiye binaen 01.01.1996 tarihinden itibaren sigortalılığının başlatılıp, 6111 sayılı yasadan yararlandırıldığı ve 4439 gün karşılığı primlerinin ödemesinin ihya kapsamında alındığı, daha sonra 27.02.2013 tarihli tahsis talebine istinaden Kurumun yaptığı inceleme sonucu sigortalılığının yeniden düzenlendiği, prim kesintilerine istinaden 1.1.1996-31.12.1997 ve 1.9.1997-31.12.1997 tarihleri arasında sigortalı kabul edildiği anlaşılmaktadır.Somut olayda, her ne kadar davacı ihya kapsamında prim ödemesi yapmış ise de, prim kesintisinin sadece 1995 ve 1997 yıllarında olması nedeniyle, 01.01.1996 tarihinden itibaren aralıksız şekilde sigortalılığının düzenlenmesine dair Kurum işlemi baştan hatalı olup, Sosyal Güvenlik Hukuku kamu düzenine ilişkin olduğundan ve Kurumun hatalı işlemi davacıya kazanılmış hak sağlamayacağından, primleri yatırılmış 4439 günlük sürenin geçerli olduğuna dair verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.Yapılacak iş; davacının ihya kapsamında ödediği 4439 günün geçerli olmadığı göz önünde bulundurularak yaşlılık aylığı talebini bu kapsamda değerlendirmekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.