MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 01/10/1996-07/07/2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4b kapsamında Tarım sigortalısı olduğunun ve tahsis talep tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 01.10.1996-07.07.2011 tarihleri arasında .... sigortalısı olduğunun ve tahsis talep tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile “davacının 01/10/1996 ila 07/07/2011 tarihleri arasındaki dönemde 5510 sayılı yasanın 4/b maddesi uyarınca...sigortalısı olduğunun tespiti ile, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/11/1996 tarihi olduğu ve emeklilik tahsis talebinde bulunduğu 25/11/2014 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitine” karar verilmiştir. Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, ....’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arz ettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58 maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 54. maddeden de söz etmek gerekir. Geçici 54.maddesinin II.fıkrasında; “...4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci -fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.” Somut olayda, 15.10.1996 ve 21.10.2008 tarihli iki adet tevkifatı bulunan davacının ziraat odası üyeliğinin 19.08.2002 tarihinde başladığı, ilk prim ödemesinin 2014 yılında olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığı altında davacının prim tevkifatına göre ancak 01.11.1996-31.12.1996 ve 01.11.2008-31.12.2008 tarihleri arasında sigortalı kabul edilebileceği ve bu tarihler ile davalı Kurum tarafından da sigortalı kabul edildiği tarihler göz önünde bulundurularak yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığının değerlendirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.