Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13766 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6591 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 03.11.2000-01.11.2009 tarihleri arasında......sigortalısı olduğunun tespit ve tesciline.... nolu hizmete aktarılmasına, 6552 sayılı Yasa'dan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının ilk prim tevkifatının yapıldığı tarihi takip eden 01.12.2000 tarihinden 01.11.2009 tarihine kadar .... sigortalısı olduğunun tespiti ile 6552 sayılı Yasa'nın prim borçlarının yapılandırılması hükümlerinden faydalandırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. ....sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arz ettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir. Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa'nın uygulanmasına ilişkin 26/03/1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.'nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup, kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.07.1999-31.05.2000 tarihleri arasında isteğe bağlı ...sigortalısı olduğu, ziraat odası ve kooperatif kaydının bulunmadığı, 01.11.1999-01.11.2009 tarihlerine ilişkin kira sözleşmesinin ibraz edildiği, teslim ettiği ürüne ilişkin 06.11.2000 tarihli müstahsil makbuzunda prim kesintisinin bulunduğu, ancak ürünün teslim edildiği tevkifatçı firmanın tevkifat bedelini 11.06.2014 tarihinde ödemek üzere davalı Kuruma müracaat ettiği, davalı Kurum tarafından yapılan denetimde ilgili dönemin tevkifat listelerinin ibraz edilemediğinin tespit edildiği ve tevkifatın Kurum hesabına alınamayacağının bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, her ne kadar davalı Kurum hesabına geçmediği belirtilmişse de davacının teslim ettiği ürün hakkında düzenlenen müstahsil makbuzunda prim kesintisinin bulunduğu anlaşıldığından davacının 01.12.2000-31.12.2000 tarihleri arasında .... sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Davacının 6552 sayılı Yasa kapsamındaki talebi bakımından da yasal süresi içinde davalı Kuruma müracaatının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken hatalı değerlendirme, eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması yerinde değildir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 07.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.