MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava 31.07.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalı....’ın babasının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı baba ....’ın davanın açıldığı tarih olan 10.09.2015 günü saat 16.30’da vefat ettiği, iş bu davanın ise aynı gün saat 17.31’de açılması nedeni ile davacının dava açılmadan vefat ettiği ve vekilinin de davayı takip yetkisi sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, sigortalının iş kazasından vefatı nedeniyle davacı babaya tanınan manevi tazminat istem hakkının mirasçılarına geçip geçmeyeceğine ilişkindir. Manevi tazminat isteme hakkı, kural olarak zarar görene ait bir haktır. Ancak zarar gören ölmeden önce dava açmış veya dava açma iradesini izhar etmiş ise, manevi tazminat isteme hakkı mirasçılarına intikal eder. Mirasçılar açılmış davaya devam edebilirler veya dava henüz ikame edilmemiş ise bizzat dava açabilirler. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. (HGK’ nun 3.4.1963 tarihli, 4-80 Esas, 42 Karar sayılı, Dairemizin 22.02.2007 gün 2006/18030E-2007/2541K, 14.06.2010 gün 2009/12032E, 2010/6776K, 30.10.2010 gün 2010/5628E-2010/11845K, 4.HD’nin 17.09.1962 gün 5218-8846, 07.11.1968 3112-8654, 12.6.1981gün 7633/8562, 02.06.1994 gün 1898-5093 sayılı kararları) Davacı babanın 30.09.2009 tarihli vekaletnameyi düzenleyerek manevi tazminat istemi hususunda iradesini vefat etmeden önce vekiline ulaştırdığı anlaşılmaktadır. Anayasanın 36.maddesinde yer alan hak arama özgürlüğünün, davanın açıldığı saat itibariyle davacının hayatta olmadığından bahisle kısıtlanması sonucunu doğuracak nitelikte davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutularak davacının vefatından önce manevi tazminat isteme hakkını açıkladığı kabul edilerek, davacının mirasçılarını davaya dahil ederek yargılamanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davacı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 07.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.