Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13649 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11146 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin ve borç tahakkukunun iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının Kurum tarafından gönderilen sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına başlatılan takipte, davaya konu Kurum'un prim borçlarına ilişkin olarak düzenlenen sayılı ödeme emrinin en eski tarihli borç döneminin 2008/07.ay, en yeni tarihli borç döneminin 2009/02.ay dönemine ait olduğu, ödeme emirlerinin davacıya 07/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın süresinde açıldığı, davacının dava dışı Kurum borçlusu Ticaret Anonim Şirketi'nde şirket Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptığı, 06/08/2008 tarih ve sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nin no lu sayfasında şirketi temsil ve ilzamda 1.derece imza yetkisinin dava dışı kişilere bırakıldığı, 2.derece imza yetkisinin davacıya bırakıldığı hususunun da ilan olunduğu anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davacının prim borçlarının tahakkuk ettiği dönemde şirketi temsil ve ilzama yetkili olup olmadığı, şirketin pirim ve vergi işlemlerini doğrudan yürütme ve bu alanda emir ve direktif verme yetkisinin bulunup bulunmadığının tespitiyle şirketin pirim borçlarından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanaklarını oluşturan, 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin Kurum'a karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa'nın 88. maddesinde de Kurum'un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun'da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere "üst düzey yönetici" kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde .../...- kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinden müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir.Öte yandan; süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. Söz konusu kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir. (Yargıtay HuKuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları)Hal böyle olunca Kurum tarafından yürütülen takibe konu borç yönünden , davacının dava dışı Kurum borçlusu Anonim Şirketi'nin üst düzey yöneticisi olup olmadığı, pirim borcunun doğduğu tarihte şirketin pirim ve vergi işlemlerini doğrudan yürütme ve bu alanda emir ve direktif verme yetkisinin bulunup bulunmadığının tespiti önem arzetmektedir.Somut olayda, davacının Kurum borçlusu dava dışı Ticaret Anonim Şirketi'nde dava konusu 2008/07-2009/02. aylar prim borçlarının tahakkuk ettirildiği dönemde 506 sayılı Yasa'nın 80/12. madde hükmü düzenlemesi gereği Kurum borçlusu anonim şirketin üst düzey yöneticisi olmadığı anlaşılmakla Kanun'un yürürlük dönemi içerisinde kalan döneme ait Kurum borçlarından sorumlu olmayacağı aşikardır. Bununla birlikte 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 88. madde hükmü düzenlemesi gereği Kurum borçlusu dava dışı anonim şirkette yönetim kurulu üyeliği devam eden davacının, bu döneme ait Kurum borçlarından dolayı sorumluluğuna gidilebileceğinin Mahkemece göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi bozma nedenidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.