MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz kapsamı ile nedenlerine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, iş kazası nedeniyle sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile, 11.982,07 TL maddi tazminat ve 12.000,00 TL manevi tazminatın 08.07.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; .... Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından dava konusu 09.07.2010 tarihli olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacının iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik oranının % 5.1 olduğu, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işverenin % 70, davacı işçinin % 30 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 12.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır. 3- Öte yandan, hükmolunan tazminatlara olay tarihi olan 09.07.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken mahkemece, yanılgı ile HMK’nın 26. maddesinde(HMUK 74. madde) düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı bir şekilde talep aşılarak 08.07.2010 tarihinden itibaren faize karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 28/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.