Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13617 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2609 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı, Kurum işleminin iptaliyle Kuruma yapmış olduğu talebin kabulüne, 6552 sayılı Yasadn yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, davacının ziraat odasına üyelik kaydının 26.03.1997 tarihi olarak kabul edilmemesine ilişkin Kurum işleminin iptali, Kuruma yaptığı başvurunun kabulü ve 6552 sayılı yasadan yararlandırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 07.01.2013 tarihli Tarım Ba-Kur giriş bildirgesine istinaden 07.01.2013 tarihinden itibaren sigortalı kabul edildiği, davacının ziraat odası kaydının 2011/40 sayılı genelge gereği 26.3.1997 tarihine çeklidiği, davacı adına 9.4.1997, 24.6.1999, 24.5.2000 tarihlerinde prim kesintisi bulunduğu, Kurumun davacının prim kesintilerine istinaden 1.5.1997-31.12.1997, 1.6.1999-31.12.1999 ve 7.1.2013-devam şeklinde sigortalılığını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması ya da ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. 11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58 maddesiyle 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici 54. madde eklenmiştir. Geçici 54.maddesinin II.fıkrasında; “...4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci -fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davacının oda kaydının 26.03.1997 tarihinde oluşturulmadığı ve prim tevkifatına istinaden 2011/40 sayılı gereği 23.12.2012 tarihinde geriye dönük olarak oluşturulduğu, bu nedenle ziraat odası konusunda Kurum işleminin yerinde olduğu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.