MAHKEMESİ: Tokat İş MahkemesiTARİHİ: 27/07/2006NUMARASI: 1019-520Davacı, 1.5.1996 tarihinden itibaren S.S.K sigortalısı olduğu süreler haricinde zorunlu Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı 1.1.1995 tarihinden itibaren SSK'na tabi çalışmalarının bulunduğu 2001, 2002 ve 2003 yılları dışında 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiş, ıslah dilekçesi ile de talep tarihini 1.5.1996 olarak değiştirilmiştir.. Mahkemece davacının 1.5.1996 tarihinden itibaren S.S.K sigortalısı olduğu süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Yapılan incelemede davacının Ziraat Odası kaydının 1988 yılında başladığı, 4.11.1982-13.8.2003 tarihleri arasında kooperatif ortağı olduğu, zirai arazisinin bulunduğu, davacının sattığı ürün bedelinden ilk prim kesintisinin 30.4.1996 tarihinde yapıldığı, 1998 yılında da kesinti bulunmakla beraber 1996-2003 yıllarında ürün teslim etmesine rağmen kesinti yapılmadığı ihtilaf konusu dönemde 23.3.2001-15.2.2002 tarihleri arasında 337 gün, 4.4.2002-7.4.2004 tarihleri arasında 689 gün S.S.K'na tabi zorunlu sigortalılığının bulunduğu görülmektedir. Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda davacının S.S.K'na tabi çalışmalarının sona erdiği 15.2.2002 ve 7.4.2004 tarihinden sonra davalı Kuruma doğrudan prim yatırdığına veya sattığı ürün bedellerinden prim kesintisi yapıldığına ilişkin dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı görülmektedir.Mahkemece kesintinin ve tarımsal faaliyetin bulunduğu 1.5.1996-23.3.2001 tarihleri arasındaki dönem yönünden verilen tesbit kararı yerinde ise de S.S.K'na tabi çalışma sona erdikten sonra prim kesintisinin bulunmadığı 16.2.2002-4.4.2002 ve 7.4.2004-12.5.2005 tarihleri arasındaki dönemde 2926 sayılı Yasa'nın 10. maddesinde belirtilen kayıtlar bulunmadığı ve tarımsal faaliyet bu madde kapsamında kanıtlanamadığı halde bu döneme ilişkin istemin soyut tanık beyanı ve zabıta araştırmasına dayalı olarak kabul edilmesi, ayrıca davacı dava dilekçesinde 1.1.1995 tarihinden itibaren tesbit kararı verilmesini talep ettiği halde ıslah dilekçesi ile 1.5.1996 tarihinden itibaren tesbite karar verilmesini beyan etmesi 1.1.1995-1.5.1996 tarihleri arasındaki talebinden feragat anlamını taşıdığından bu dönem isteğin reddine karar verilerek ret nedeniyle davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması da hatalı olmuştur. Yapılacak iş; davacıya varsa bu tarihinden sonra ürün sattığı kişi ve kuruluşları açıklattırmak, bu kişi ve kuruluşlardan prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak var ise sigortalılığını bu tarihten başlatarak davacının Ziraat odası kaydının 1988 yılından beri devam ettiğide gözetilerek sonuca varmaktadır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.