Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13368 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 2490 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : İstanbul 4. İcra Mahkemesi Tarih : 16.11.2005No : 405-1284Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3. Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı taraf , 08.12.2005 tarihinde yüze karşı tefhim edilen kısa kararı, 10 günlük temyiz süresi geçtikten sonra temyiz etmişse de, hükmün tefhimi, HUMK. 489.maddesinin yollama da bulunduğu aynı kanunun 388.maddesindeki unsurları içerir biçim de yapılmadığından, temyiz talebi süresin de kabul edilerek, işin esasının incelenmesine geçildi. Uyuşmazlık takip hukukuna dayalı üçüncü kişinin istihkak davasıdır. İcra mahkemesince tarafların delilleri toplandıktan sonra davanın reddine karar verilmiş ise de dosyanın temyiz incelemesi safhasında, dava konusu takibin dayanağı olan 25.06.2003 tanzim tarihli 25.000,00-EURO tutarındaki senet nedeniyle dava dışı takip borçlularının menfi tespit davası açtığı ve bu davada yapılan yargılama sonunda, İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.12.2005 gün ve 395-779 sayılı ilamla “İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2005/68 sayılı dosyasında takibe konulan 25.06.2003 tanzim tarihli 25.000,00-EURO tutarındaki bonodan dolayı davacıların borçlu olmadıklarına karar verildiği” anlaşılmıştır. Bu davada takip borçlularının takibin dayanağı senet nedeniyle borçlu olmadıklarına dair ilamın kesinleşmesi halinde, bu senede dayalı olarak yapılan takip ve dolayısıyla haciz ortadan kalkacak ve istihkak davasının konusu kalmayacaktır. Bu durumda İstanbul 12.Asliye ticaret Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucu beklenip birlikte değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Kabul ve uygulamaya göre de, davanın reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti belirlenirken,daha düşük olan takip değeri yerine hacizli malın değerinin esas alınarak avukatlık ücretinin yüksek belirlenmesi de hatalı olmuştur. O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.