MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılığının ve işleyen prim borcunun iptaline, 4/1-a kapsamındaki sigortalılık sürelerinin hizmetten sayılarak emekliliğe hak kazandığının tespitiyle, biriken aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının ve prim borçlarının iptali ile Kurumca geçersiz sayılan 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığıda dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanması ve yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arası hizmetlerinin 4/1-a kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine, aynı döneme ilişkin 4/1-b kapsamındaki sigortalılığının ve çıkarılan prim borçlarının iptaline, davacıya tahsis talep tarihi olan 20/03/2012 tarihini takip eden aybaşı olan 01/04/2012 den itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, tahsis talep tarihinden itibaren ödenmeyen aylıkların hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 26/07/2001 tarihli giriş bildirgesine istinaden vergi kaydı uyarınca 14/03/2001 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Esnaf Bağ-kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği ve vergi kaydının 28/06/2007 tarihinde sona ermesi nedeniyle Kurumun 13/07/2007 tarihli işlemi ile sigortalılığının 28/06/2007 tarihi itibariyle sonlandırıldığı ancak vergi kaydının 29/06/2007 tarihinde başladığının anlaşılması üzerine davacının 14/03/2001-28/06/2007 ve 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arasında Esnaf Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 14/03/2001-28/06/2007 ve 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, çakışan dönemde 01/04/2007-31/12/2008, 01/01/2009-15/06/2009, 16/06/2009-31/08/2010 ve 01/09/2010-30/11/2010 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a (506 sayılı Yasa) kapsamında sigortalılığının bulunduğu, davacının geçersiz sayılan ... primlerinin Bağ-Kur prim borcuna aktarılması yönündeki talebi sonrası davalı Kurumca 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a (506 sayılı Yasa) kapsamındaki bir kısım primlerinin davacının Bağ-Kur hesabına aktarıldığı anlaşılmaktadır."Çakışan sigortalılık sorununu" gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde "Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların" ( K ) bendinde ise, "Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların" sigortalı sayılmayacağı" belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (29.06.2005 gün ve 2005/21-389E, 2005/430K Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı da aynı yöndedir.).1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasa'nın 33. maddesi ile değiştirilen " Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi" başlıklı 53/1 maddesi; " Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı ” hususunu düzenlemiş olmakla, önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanımıştır.5510 sayılı Yasanın 53/1. maddesi 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilerek (b) bendi -2926 sayılı Yasa- kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi -506 sayılı Yasa- kapsamında sigortalılığın çakışması halinde (a) bendi kapsamındaki sigortalılığa geçerlilik tanınacağı şeklinde bir düzenleme getirilmiş olup, yasanın ilk halinde önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanıyan 53/1. maddesi, 1.3.2011 tarihinde değiştirilerek, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalara geçerlilik tanınacağı şeklinde değiştirilmiş ve 6111 sayılı Yasanın Geçici 33. maddesi ile de bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır.Ancak, 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.maddesinde “ Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla (30.04.2008) beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.Ayrıca, 5510 sayılı yasanın Geçici 63. Maddesi kapsamında davacının prim ödemeleri dikkate alınarak sigortalılığının durdurulması mümkün olabilmektedir. 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddesi uyarınca 30.04.2015 tarihi itibari ile Bağ-Kur veya tarım Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu olanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını 31.07.2015 tarihine kadar ödememeleri veya yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların ise daha önce ödedikleri primin tam olarak karşıladığı ay sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Somut olayda, davacının 14/03/2001-28/06/2007 ve 29/06/2007-26/11/2010 tarihleri arasında önceden başlayan sigortalılığı 5510 Sayılı Yasa'nın 4/1-b kapsamındaki sigortalılık olduğundan bu dönemde 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığın iptal edilmesi yönündeki işlem yerinde ise de, iptal edilen 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığına ilişkin primlerin davacının Bağ-Kur hesabına aktarılma işlemi yapılmadan Bağ-Kur sigortalılığı nedeniyle ödediği primlerin ne kadarlık süreyi karşıladığını davalı Kurumdan sormak, 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddesi ve 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.maddesi değerlendirilerek sonucuna göre yaşlılık aylığı şartlarınının oluşup oluşmadığı yönünde araştırma yapılması gerekmektedir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.