Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12963 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22184 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi 2-... Vek. Av. ... Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 22.11.1994 ile 23.11.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne,davacının davalı işyerinde 03.06.1996-23.11.2009 tarihleri arasında asgari ücretle kesintisiz olarak çalıştığının tespitine,diğer hizmetleri ile birleştirilmesine,sigortalı gösterilen kısımların dışlanmasına ,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmedi??i yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren adına tescilli 1016855 sicil numaralı işyerinin 03.06.1996 tarihinde kanun kapsamına alındığı,davacının bu işyerinde bakliyat seçmede işçi ve işçi çavuşu olarak çalıştığını iddia ettiği,davalı işverence davacı adına işe giriş bildirgesinin verilmediği, davacının tespiti istenen dönemde davalı işyerinden bildirilen hizmeti bulunmadığı,01.07.2007-08.12.2009 tarihleri arasında 2926 sy kapsamında sigortalı gözüktüğü,dönem bordrolarının dosyada bulunduğu , dinlenen tanıkların bir kısmının bordro tanığı olduğu, ancak beyanlarının tespiti istenen dönemin tamamını aydınlatmaya yeterli olmadığı, ayrıca davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihten itibaren tespite karar verilmişse de davalı işyerinin öncesindeki dönemde faaliyette olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihten önce de faal olup olmadığını,ticaret sicil ve vergi kayıtlarından araştırmak, davacının özellikle 2005-2009 dönemindeki çalışmasının kabulü için toplanan deliller yetersiz bulunduğundan , bu dönemde bordroda kayıtlı, tarafsız bordro tanıkları tespit ederek beyanlarını almak, beyanı alınan tanıkların hizmet cetvellerini getirtmek , bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmemesi halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı ve davalılardan ...'ye iadesine 24/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.