Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12913 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21709 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 13.01.2010-13.01.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile “davacının davalı işveren ...'a ait 299375.35 sicil sayılı işyerinde 13.01.2010-13.01.2011 tarihleri arasında hizmet akdi ile ve asgari ücret ile 362 gün çalıştığının, bu çalışmasının davalı ... Kurumu'na bildirilmediğinin tespitine” karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinin 16.01.1992 tarihinde yasa kapsamına alındığı, davacının davalı işyerinden bildirilen hizmetinin bulunmadığı, davacı ve davalı işveren arasında özel öğretim kurumlarında görev alan öğretim elemanlarına mahsus iş sözleşmesinin 13.01.2010 tarihinde imzalandığı, sözleşmede haftalık ders saatinin 40 saat olacağının, davacının direksiyon eğitimi branşında usta öğretici olarak çalışacağının belirtildiği, davacının istifa sebebi ile 13.01.2011 tarihinde ayrıldığının kaymakamlık onayına sunulduğu ve direksiyon uygulama eğitim çizelgelerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.Somut olayda, resmi makamların onayını almış yazılı belgeler mevcutken davacının bu belgelere göre çalıştığının kabulü yerine tanık beyanlarına ve diğer çalışanların bildirimlerinin ayın tamamında yapılmış olmasına göre davacının tam süreli çalıştığının kabulü mümkün değildir. Yapılacak iş, davacının dosya içindeki yazılı belgelerde, direksiyon uygulama eğitim çizelgelerinde gösterilen tarihler ve gösterilen süre dikkate alınarak çalıştığı sürenin belirlenmesi ile sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ...'a iadesine 24.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.