Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12906 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19841 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20/09/1985 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 20.09.1985 tarihinden itibaren bir yıl süre ile davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda, davalı işverence davacı adına 20.09.1985 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 12.05.1986 tarihinde işe başlama tarihinden uzun bir süre sonra davalı Kuruma verildiği, davalı işyeri dönem bordrosunun bulunmadığı anlaşılmış olmasına rağmen davalı işyerinin hangi tarihler arasında kanun kapsamında olduğu sorulmadan, davacının hangi tarihler arasında askerlik yaptığı tespit edilmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması hatalıdır.Yapılacak iş, davalı işyerinin işe giriş bildirgesi üzerindeki “6848” sicil numarası da belirtilerek hangi tarihler arasında yasa kapsamında olduğunu davalı Kurumdan sormak, davacının hangi tarihler arasında askerlik yaptığını ilgili askerlik şubesinden sorup belirlemek, işe giriş bildirgesinin işe başlama tarihinden neden uzun bir süre sonra verildiğini araştırmak, bu hususu davalı Kurumdan sormak, tanık olarak beyanına başvurulanlar hakkında davalı işveren tarafından verilmiş işe giriş bildirgesi varsa onaylı örneklerini davalı Kurumdan istemek, ... Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Kabule göre de davanın kısmen kabul edilmesine karar verilmiş olmasına rağmen kendini vekil ile temsil eden davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması hatalıdır.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 24.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.