MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı ve feri müdahil vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava,davacının mart 2008 ile 27.05.2010 tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya ait işyerinde 07.03.2008-28.01.2009 tarihleri arasında asgari ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden,davacının davalı işyerinden Kuruma bildirilen hizmeti bulunmadığı, tespiti istenen dönemde dava dışı işyerlerinden davacı adına bildirim bulunduğu, 1084716 sicil numaralı işyeri dönem bordrosunda kayıtlı bordro tanıklarından hamam restorasyonu işinde çalıştıklarını belirten bir kısım tanıkların davacının çalışmasını doğruladığı,... camii yapım işinde çalıştıklarını beyan eden bir kısmının ise davacının çalışmadığını beyan ettiği, 30.10.2012 tarihli kolluk tutanağında davacının ... 2008 yılı ile 2009 yıllarında çalıştığının yapılan araştırmadan anlaşıldığı belirtilmesine rağmen ,tutanakta bu hususta tanıklığına başvurulabilecek komşu işyeri çalışanları veya sahiplerinin isimlerinin belirtilmediği,Kurumdan veya zabıtadan da sorularak komşu işyeri araştırmasının kapsamlı şekilde yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Yapılacak iş, mahkemece kabul edilen 07.03.2008-28.01.2009 tarihleri arasında dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, beyanı alınan tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan istemek, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, ... Kurumu, zabıta, aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri daha ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine 18.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.